Blogda Aramak İçin TIKLAYINIZ

Fransız Edebiyatı Dönemleri


Fransız Edebiyatı Dönemleri




Orta Çağ. XI — XIII. yüzyıllar,


Ortaçağdan Rönesansa geçiş, XIV — XV. yüzyıllar,


Rönesans devri, XV — XVI. yüzyıllar,


Klasik devri (XIV cü Louis, Güneş-Kral devri) = XVII. yüzyıl


Felsefe ve müspet ilimler devri XVIII. yüzyıl


Romantizm, Realizm XVIII — XIX. yüzyıl


Yeni devir. XIX. yüzyılın son çeyreğinden günümüze kadar.


ORTAÇAĞ (X—XIII) YÜZYILLAR










ORTAÇAĞDAN RÖNESANSA GEÇİŞ




XIV ve XV ci asırların Genel karakteri

1828 de Valois hanedanının tahta çıkmsıyla Ortaçağ kapanmış sayı*labilir. XIV ve XV ci asırlar bir geçit devridir. Derebeylik yavaş yavaş krallığın önünde eğilmek zorunda kalmaktadır. Burjuva sınıfı yani orta halli ve zengin her nevi meslek ve memuriyet sahibi olan şehir halkı gittikçe kuvvetlenmektedir.

Bu iki asrın manevi cephelerine gelince: Ortaçağın esas temeli olan iman zihniyeti sarsılmaya başlamıştır. Devamlı savaşlar, Yüzyıl savaşları, İç savaşları 1348 de dünya sakinlerinin üçte birini alıp götüren kara veba gibi felâketler bu yüzyılın acıklı bir devir olduğunu ispat eder. Bu olayların tesiri altında kalan edebiyat fakir ve verimsizdir. XV ci yüzyıl nesir hususunda tebarüz etmiştir. Ön sırada vakanüvis Froissart'ı görürüz. Pek çok seyahatler yapmış, devrinin kralları ve asil-zadeleriyle daimi temasta bulunmuş olan Froissort bir rahipti.

ORTAÇAĞDAN RÖNESANSA




XV. ve XV. asırların Genel Karakteri Bu asırda derebeylik ananeleri artık maziye karışmaya, kahramanlık, pervasızlık hisleri gevşemeye başlar. Ortaçağın esas temeli olan iman, Hıristiyanlık aleminde eskisi gibi körü körüne hüküm sürmez bir hale gelmiştir. Kilise mensuplarının debdebeli hayatı, tarikat mücadelelerinin doyurduğu ayrılıklar vicdanları ve dimağları harekete getirmiş, böylelik*le de {tam ve mutlak imara sarsmıştır. Böylece Ortaçağın, derebeyliklerden ve krallıklardan da üstün olan kilise hakimiyeti yavaş yavaş eski üstün*lüğünü kaybetmeğe başlamıştır. Derebeylerin ve kilisenin elinden gitmeye yüz tutan mutlak hakimiyeti, yavaş yavaş krallığın elde ettiği görülür. XIV. yüzyıl bir şiir yüzyılı değildir. Şövalye ruhunu terennüm eden destan asrı geçmiştir. Bütün edebî mahsûller geçen asırların komik ve ahlâkî nev'ilerini devam ettirmiş hususiyetsiz, heyecansız bir takım hikâ*yelerden, kafiyeli ve vezinli, meşhur adamlar hal tercümelerinden ibaret

kalmaktadır.

Şiir durumu parlak olmamakla beraber bu asırlarda nesrin yüksek bir seviyeye çıktığı görülür. Bu devir nesircileri arasında vakanüvis Froissart en mühim simadır. (1337 -1410) Dört kitaplık (Chroniques) lerini muh telif Avrupa saraylarına serbestçe girip çıkarak yazmak imkânını buldu. Froissart tam bir modern tarihçi zihniyetine sahiptir denilebilir: Eserinde her şeyden evvel hakikati arar ve tamamıyla tarafsız olmaya gayret eder. Esas Felemenkli olan Froissart ingiltere saraylarında senelerce bulunmuş bir çok derebeylerin, kralların ve kraliçelerin hususî kâtipliklerini yapmış

kıymetli bir adamdır,

XV ci yüzyıl XIV cü yüzyılı devam ettirmiştir. Eski devirlerin anane ve örneklerinin yavaş yavaş bozuluşu belirmekte fakat bütün parlaklığı ile XIV cü asrı aydınlatacak olan Rönessans güneşini haber veren bazı alâmetler farkedilmektedir. XIV yüzyıldan beri başlamış olan ve İtalya yoluyla Fransaya nüfuz eden eski Yunan - Roma tesiri git gide artmakta ve Rönesansı hazırlamaktadır.

İtalyan kültürünün XV ci yüzyıl Fransası üzerindeki derin tesiri ise her sahada kendisini göstermiştir. Bu yüzyılın en mühim edebî simala*rından birisi bir asilzade olan Charles d'Orleans dir. Şiirlerinde aşkı ve aşıkları terennüm eder. Hiç bir zaman ifrat coşkunluklara ve elemlere kapılmaz, sakin, rahat bir hayat sürmeyi sever. Blois şatosunda devrin şairleri ve edipleri arasında güzel Loire nehiri sahillerinde hayattan kâm almağı düşünür. Şu mısraı onun nekadar dinden ve Hıristiyanlık telakkilerinden uzak kaldığını göstermeye yeter:

Ruhum hakkı için - eğer bende ruh varsa Bu yüzyılda göze çarpan hususiyetlerden ikisi de millî şuur ve ölüm fikrinin zihinlerde bir varlık halinde yer etmiş olmasıdır. Bilhassa ölüm fikri ve ölüm fikrinin şairane bir ifade ile izhar edilmesi sefih fakat eşsiz şair François Villon'a has bir ilham kaynağıdır. François Vilîon yalnız XV. yüzyılın Fransız edebiyatının değil» bütün dünya edebiyatının en özlü, en içten duyarak yazan şairleri arasındadır. Hatta denilebilir ki Musset, Beaudelaire, Verlaine, Rimbaud gibi Fransız şairleri onun öz va*risleridir. Villon sefahat hayatını, ölüm fikrini, hayatın acı tatlı her türlü cephelerini en renkli, en içten bir lisanla terennüm etmiş, az fakat eşsiz lirik şiir numuneleri bırakmıştır. Bu yüzyılın nesircileri arasında Phlilppe de Comnynes (1447-1511) mühim bir yer tutar. Tarihi esas İtibariyle Louis XI. ve Charles VII. devirlerini kaplar. Commynes her şeyden evvel, Kral Louis XI gibi siyaseti bir sanat telakki eder.

XV ci asrın hususiyetlerinden birisi de tiyatronun inkişafıdır. Her yerde olduğu gibi tiyatro, Fransada da dinî bir menşeden gelmedir. Ki*lise kapılarının önünde İsanın ve Meryemin başından geçenleri tasvir eden iptidai temsiller daha önem kazandı ve yavaş yavaş dinî mevzulu piyesler yazılmaya başlandı. XV ci asırda bu temsiller bugün anladığımız manada tiyatro mahiyetinde sayılmaz. Yine esas, dinî mevzulardır. Evliya hayatları ve her türlü dinî mevzulu eserler yazılır ve oynanırdı. Sahnede Cennet, Arafat ve Cehennem başlıca dekorları teşkil ediyordu. Başlıca nev'iler şunlardı: Sotties, Moralites, Farces.

XVII. YÜZYILA GENEL BİR BAKIŞ



Bu yüzyılın edebî hususiyeti klasik edebiyat telâkkiyidir. Eserler insanı ele alır ve onun kusurlarını, yüksekliğin ihtiraslarını, ızdıraplarını, mükemmel olmayı kendine gaye bilen bir dil ile, her şeyde ölçüyü ve düzgün ifadeyi ön sırada tutan bir edebî telâkkinin mahsûlleridir. Bu yüzyılın başında "Preciosite,, — "İfrat naziklik kaygusu,, ceryanı vardır. Bu akım, geçen yüzyılın kaba duyuş ve görüşlerini dahilî ve kanlı din harplerinin büsbütün arttırmasına karşı bir tepkidir.

Bir takım asilzade kadınlar evlerinde edebî toplantılar -yapmak, sa*lonlarını şairlere, san'atkârlara, dil ve ilim erbabına açmakla kalmadılar; bu salonlarda görüşülen dile son derece itina etmek, güzel şiirler, tiyat*ro piyesleri, her nevi edebî ve ilmî eserler hakkında umumi mütalâalar yürütmek suretiyle, cemiyet hayatının kaba ruhunu yavaş yavaş güzele, inceye döndürmeğe muvaffak oldular. Her şeyde olduğu gibi, bu neviden salonları taklit etmek her yerde adet oldu ve git gide halk arasına ya*yılan bu kibarlık merakı nihayet Moliere'in "Gülünç Kibarlar = les precieuses ridicules,, isimli piyesinde alay ettiği hale düştü. Bu kibarlık merakının ortaya çıkardığı lisan hususiyetlerini en mükemmel trajedilerde bile bulmak mümkündür. Fakat bunu asrın hususiyeti, üslûp nevi, ifade tarzı olarak kabul etmek lâzımdır.




XVIII İNCİ YÜZYIL FRANSIZ EDEBİYATI




Bu asrın hususiyetleri şöyle hülâsa edilebilir: Geçen yüzyılın dindar ve muhafazakâr zihniyeti kaybolarak yerine rasyonalizm, ilim ve fen merakı, felsefi düşünce hakim olmuştur. Sonralarına doğru ise gelecek yüzyılı hazırlayan, romantizmin tohumlarını atan bazı simalar görülür. Şuursuz kupkuru, sırf zihin işleriyle meşgul olan bu dinsiz yüzyılın XVII ve XIX. yüzyıllara ve büyük tezat teşkil ettiği kolayca görülür.

*
Academics Art History  Blogs - BlogCatalog Blog DirectoryAcademics Blogs - Blog Top Sites