Blogda Aramak İçin TIKLAYINIZ

Eski Yunan Edebiyatı


Eski Yunan Edebiyatı



Güney İtalya, Paestumsıcak bir yaz günü. Nepton mabedinin dikenli harabeleri altında uzanılır. Bataklıkla kaplı ova, sıcak rutubetli teneffüs eder. Fantazik bir tarzda kırmızı ve sarı çiçekler mabedin çatısı üzerinde ve taş çatılar arasında çiçek açar. Eğrilti otları bu mabedin her tarafını sarmış ve çoğalmıştır. Sema şedit ve caniyane bir mavilik içinde parlar. Uzakta ufkun sonsuzluklarına doğru uzanan bir dağ silsilesi ... ben tarafta, deniz maziyi anar gibi yavaşça terennüm eder. Bir öküz sürüsü yavaş yavaş geçer. Onun çobanı Pan syrinx çalar. Bu tabloyu yaşayan, yunan medeniyetinin neye delâlet ettiğini bilir. Semayı taşıyan sütunlar yer üzerinde sıkıca dururlar. Bu hal güneşe ve bütün ruhlara mutlak bir evet der. Her tarafta ışık ve her tarafta tatlı ve sıcak hava. ilâhlar, kuzeyde insanların onlar için inşa ettirdiği, yağmur sağnağı-nm ve hiç bir ziya huzmesinin girmediği karanlık binalarda üşüdükleri gibi burada üşümezler. Fakat Yunanistanda: adetinden asla vazgeçmiyen sular ve denizlerin İlâhı Nepton bir tufan sağnağına sahip olmasaydı o ne yapardı? Derinden silkinir ve gülerdi. Onun mabedi her cihete karşı açıktır. O bütün rüzgârlara tapınağın içinde yuva yapmış olan kelebek-lere, kargalara ve rüzgârların dağıttığı çiçek tohumlarına bırakılmıştır. Zemin Kopernik'in sonraları keşfettiği gibi düzdür ve hiç bir tümsek yoktur. Tersine gözün görebildiğine bir ova, muazzam bir kurban alanı... Bunun üzerinde yaşıyanların hepsi kendilerini en büyük İlâha kurban eder*ler: Yaşanan hayata, mukaddes vücut bütün eşyanın, gençlerin ve kadın vücutlarının ölçüsüdür. Kafa rezilâne ve acaip görünür; Romadak Ther-men müzesinde başsız Venüs'ün yanında o kimi rahatsız eder? Yunanistan, Samothrake=İmroz adasının zafer ilâhı=Nike si gibi başsız galebe çaldı. Bu sıcak hayat hissiyatına ölüm karşısında vahşi bir iğrenme ve tiksinti uygun olur. Yer altı dünyası bütün Yunan mythelerinde korkunç bir hal doğurur, tiksin büyük kahramanları ölüme gittiği zaman küçük çocuklar gibi ağlar.

Yaşayan bir köpek ölü bir mabuttan daha iyidir. Ölüm: Bütün Yu*nan dünyasının trajedisidir ve bu trajediyi Hıristiyan medeniyeti Yunan*lılardan almıştır. Bu doğu milletlerine, meselâ Hintlilere ve Çinlilere tama*men yabancıdır. Zira o milletler muayyen bir fikir içinde ölümü hiç bîr suretle tanımazlar.

Yunan şiirinin asıl faktörünü teşkil eden bu eloysinik mysteriler içinde yunanlılar ölümden uzağa gitmek için kendilerini gizli bir surette teselli etme çarelerini aradılar. Bereket ve dünya îlâhesi Demeter her sene başakların olgunlaşmasına izin verir. Böylece mümin, Myste (-sofu) İlâhinin vücuduna dokunduğu zaman tekrar yeniden doğmuş olur. Onun için Myste hakkında Sophokles derki; Hades (yeraltı dünyası İlâhı) içinde de bir hayat var mı ? Böylece eloysinik sırrı zümre Hades içinde fakirane bir gölgeden başka birşey olmayan diğer yunanlılardan evvel iterde olan ebedî hayatın hissine maliktirler.

Kaynağı Anadolu olan Yunan dramının başlangıcı Zeus, Dionysos[2] ve Demetmysterilerinin Chor ve inkılâp şarkılarıdır. Yani, Yunan tiyatrosu isadan (6) yüzyıl önce Şarap Tanrısı Dionysos adına yapılan dinî ayin*lerden çıkmıştır. Bu ayinlerde şarap Tanrısının hayatına ait hemen hemen iki mısaradan toplanmış olan şarkılar koro halinde hep bir ağızdan tek*rarlanmakta idi. Silen (Saylenos) de satirlerin raksını idare ederdi. Bundan da Yunan dramının Chor rehberi tekemmül etti.

Pastümde mabed bize yalnız ruhi değil aksine ruh dışı bakımından Yunan genel kültürünün sembolü olarak yazın çerçevesinde bilhassa hizmet eder. Ayni zamanda tabiattan, güneşten, gök yüzünden, koku*lardan, ananeden ve iyi duygulardan ilham alan Yunan şiiri elimize, ken*disi gibi, yalnız bir harabe ve parçalanmış bir şekilde miras olarak geçti.

Meşhur Yunan lirik şairlerinden Bachylides'den elimizde bir şey yoktur. Sophodan parçalar, büyük halk mizah şairi Menander'den bir (Hakem) komedisi elimize geçti. Diğer birçok nevileri yalnız Plautusun (—Titus Maecius, Roma komedi şairidir ve İsadan evvel 254 yılında doğmuş ve 184 yılında ölmüştür.) veya Terenz'in bir kopyası içindedir. Eşilos'un dramlarından beşinci kısmı bizce bilinmiş olmasına rağmen Yunan medeniyetinin kırıntıları dünya tarihinin en büyük devirlerinin haşmetli bir tablosunu göstermeğe kâfidir.

Odysseus ve Achilleus'un figurları etrafında filizlenen ve ortalarında Truva savaşı bulunan Yunanlıların epik şiirleri Homer gibi bir şair tarafından toplanmadan evvel (tahminen İsadan 600 yıl önce) yüzyıllarca kırıntılı bir surette hikâye edildi.

Herodot derki : Homer Yunanlılara ilâhlarını yarattı. Bu iddia ister doğru olsun veya olmasın, en yeni araştırmalar Yunan mythologisiyle Hint mythoiogisi arasındaki münasebet ve yakınlığı meydana çıkardı.

Binlerce senedenberi zannedilmiş Yunan medeniyetinin orijinalliği bu suretle ağır bir şekilde sarsılmış gibi görünüyorsa da onun harikulade güzelliğini bozamamaktadır. Zira burada ilk olarak batı medeniyetinin ka*rakteri kendini gösterir. İnsan bir kıymet ifade etmez, fakat eser hepsine tekaddüm eder. Bu ise Doğu Asyada tersinedir.

Homer in epik şiirleri bütün batı kültürüne böylece temel taşı koyar. Homer eserin arkasına çekilir. Sanki o kendi kendine söyler gibi görünür. Zira şairin tasavvur ve fikirleri hiç bir yerde görülmez. ilyada = îlias Achiîl aşkının ve Truva savaşları için bir öfkenin şiiridir. O Hektorun vücudunun yanmasıyla kapanır.

Odysşee -Odise İthakâ kralı Odysseus'un Trovadan vatanına dönü şünde serseriyane dolaşmasını tasvir eder. ilâhlar insani arzunun yaratıcısı ve yapıcısıdırlar. Fakat Ananke ilâhlardan ve insanlardan daha kuvvetlidir : Trova için yapılan savaşlarda güzel Helene ile tecessüm eder. İlâhlar birbirini fitnelerler, bütün milletler sadık olmayan bir kadı nın yoluna birbirini parçalarlar. "Kurbağ - Sıçan savaşı,, müstehzi bir şe~ kilde 'harikulade çınlayan mısralariyle büyük yunanı kahraman, şiirlerini taklit eder ve Yunası ruhunun asalet ve sıhhatini gösterir. O yalnız aşk ve iştiyaka değil istihzaya da maliktir,

Hesiod'un şiirleri (M. ö. 800) Homer'în şiirlerinden bir kaç kademe daha dokunaklı ve coşturucudur. O Allahın ve beşerin birliğini kaybe-de". O bütün milletlerin tahayyül ettiği eski zamanı., altın devrini tahay*yül eder. Bu ise dinî komünizmin tahayyülüdür. Bu, mahirane ileri, sürül müş ve fakat temelde ise kayıp cennete, altın çağına, gümüş, devrine bir özleyişten başka bir şey değildir. Sonra bu devirleri insanların içinde savaşı öğrendiği ve yekdiğerlerine karşı kudurgan. oldukları maden çağı takibetîi. Hâl ise demir devridir. İnsan sertçe çalışmak zorundadır. Onun kalbi dövdüğü demir gibi katı oldu. Yumruk hakkı hakimdir. Herkes birbirlerinin şehirlerini yok etmek için uğraşır.

Hakikati tastik etmiyen, ve ayni zamanda haklı olmayan himaye edi lir. Garazkâr ve şerirler daha fazladır. Kötü adamlar, zalim kimseler daha fazla tazim ve tebcil edilir. Haksız olarak insaf elde taşınır. Fena adam namuskârlIğı da yaralar. Hicap ve mukaddes korkaklık insandan ebedî ilâhların toplantısına gider. Meşum sefalet ölen insanda kalır ve "Fenalık kurtulamaz,,, çünkü insanlığın ahlâkı, esas fikirleri müslihane rekabetin doğruluğunu mahveder.

Mağrur Heraklit (M. ö. 500) zikre şayandır. O Hesiod gibi arzuyu tatmin etmek için harbin güzelliğini değil, tersine, savaşta kazanılan intizamın güzelliğini öğer ve ona göre Aion, Allah, oynayan bir tavla pulu, süren bir çocuktur, "Dünyanın hükümranlık hakkı bir çocuğa ait*tir.,, der. Burada Çin ve Hint hikmetini Yunan elbisesi içinde kim gör*mez? Paros'lu Archilochos (M. ö. 750) ilk mühim lirik şairlerden olup çılgın ve arsız bir gençti. Her türlü anlaşmanın bağlarını takdir etmi*yordu. O büyük bir âşık ve aynı zamanda büyük bir kindardı. Nişanlısı Neobule ona sadakatsizlik gösterdiği zaman, üç heceli müstehzi mısraları ile onu intihara sürükledi. Tyrtaeos (M. ö. 670) Mesina harbinde Isparta-lılan harp şarkılariyle coşturdu. Solon (M. ö. 643-559) yalnız meşhur bir devlet adamı, değil mersiyevi bir şairdir de. Epigramm üstatlarından birisi de Simonides'tir. Meydan okumada şahikalara yükselmiştir: (Her bir gü*zel zevk ve sefayı samimi mizacınla idare et!) Bu vecize bütün Yunan ahlâkını ihtiva eder.

Gerçek güzelliktir, iyilik de gerçektir.

Temiz lirik Lesbos adasında Mytilene'de inkişaf etti. Alkaeos (M. ö. 611-580) lirik şiirin üstadıdır. İlahesi Sapho (M. ö. 600) idi. Çağdaşları ona X. Muse (Jubiter'in kızı) diyorlardı. Çok yazık ki onun eserlerinden pek azı elimize geçmiştir. Eilmize kadar ge len bu eserler içinde Aphrodit hakkında harikulade ode vardır. Bu ka dın, kendine bağlı güzel kadın ve kızlardan bir muhit yarattı. Lesbig (sevicilik) sevgi ve çocuk sevgileri eski Yunan medeni yetinin derunî esaslarıdır.onun lirik şiirlerine minnetdarız.

Şarap ve aşk hayatından sonra (85) yaşında ölen ihtiyar peder Ana-kreon (M. ö. 550-465) iç duygularında tam bir edebiyata sahiptir. Onun Bachos ve Eros hakkındaki gıcıklayıcı ve cazibedar şarkıları yüzyıllarca taklidedildi. Sappho temiz liriğin saikası ise Pindar'da erotik (kahrama-nane) liriğin zirvesidir. Çok yönlü Pindaros'un (M. ö. 522-442) Olimpik oyunlarda, pehlivan müsabakalarında ve koşularda ode'leri bir teşvik olurdu. Onun nazımları biraz sert, harap edici ve kaya gibidir. Bunlar Sapphonun tatlı ve akıcı nazımlarına zıt bir durumdadır. Hayatı sona eren bir kahraman için "O hayat nübetini savdı,, diyen Aşilos (M. ö. t 525-456), İlâhlar tarafından kurulan dünya nizamına inanır. O, "insan zati arzusu kabahatli ve kabahatsiz onu incitmek zorunda kal*dığı zaman trajedi doğar,, der.

Bütün Yunan dram kahramanları, kendi annesiyle evlenen (Odipus) gibi suçlu ve suçsuz olarak hareket ederler. Suç çok kerre ikinci bir „ suçla trajedi içinde telif edilir

Aşilosun dramlarından, Orestie Trilojisinden sarfı nazar, yedi tanesi elimize geçmiştir. Acemler, Theben'e karşı yedi, Himaye yalvaran, bağlanmış Prometheus bu şiirlerin en kuvvetlileri ve derin*leridir. İnsan karakterini derin bir surette tahlil eden "Kral Oidipus,, trajedisiyle dünya edebiyatına giren ve kendisine ölmez bir yer yapan genç ve meçhul Sophokles (M. ö. 497-406) 468 yılında trajedi bayram oyunlarında Eşilos'a galebe çaldı. O eski konservetive = muhafazakârlığa karşı inkılâpçı bir ruh idi ve üçüncü aktörü ilâve ve choru tahdit ve tadil ettiğini ispat etti. Eşilos'da mitoloji bir esas Sophokles'de ise bir insandır. "Talihin yıldızları senin göğsündedir,, Bu yıldızlar Eşilos'da feza içinde yüksek ve soğuk parlar. Sofokles'in en yüksek eseri Antigon'dir. Bunlardan başka Elektra, "Trachinie, li kadınlar, Ajaks, Philoktet, Kral Oidipus bize kadar gelmiştir. Sofokles'in dramlarının esası pesimistik = kötümserliktir.

Bir mütereddit, skeptik = şüpheli ve bir rationalist olan Euripides (M. ö. 484-406) üç trajedi yazarlardan en modern olanıdır. Kahraman*ları insanidir. Ve insanları kendi çıplak ihtirasları içinde tarif ve tavsif eder- Ahlakî dünya nizamı, pelopenez sonunda, Atinada olduğu gibi sarsılmağa başlar. Dramlarının esasında antik = kadim devirlerin kah ramanları artık yer almaz. Aksine Modea, İphigenie Elektra, Andromache ve Phaedra gibi kadınlar yer tutar. Onun Muse'si Afrodit'tir. İsteği üzerine Phaedra ve üvey oğlu Hippolyt müthiş bir sefalet içinde ölmek mecburiyetinde kaldı.

Bugünkü anlama göre dramatik yazar ve Atinada bir nevi yüksek okul kuran ve hayatının sonlarına doğru : "İnsan Tanrının elinde kukla gibi bir oyuncaktan başka bir şey değildir. Biz kadın erkek hepimiz bu en iyi mahiyetimize uyarak en güzel oyunlar oynamalıyız ve hayatı*mızı böyle geçirmeliyiz., diyen şâir ve filozof Platon'dur. (M. ö. 429-347)

Vaktiyle cymnasion'da, symposion esnasında, Atinanın sokak larında ve hapishanelerinde oynanan Sokrat = Dialogları onu ölmez bir hale koydular. Büyük Yunan komedi şairi Aristophanes meşum İsparta ile Atina arasında meydana gelen Polonez savaşında yaşadı. (M. ö. 431-404) Hellas kandan bir denize yuvarlandı. Bu arada sadakat ve inanç orta*dan kalktı. Bütün kötü sevkıtabiiler uyandı ve iltizam edildi. Bu durum Yunanistanı uçurumun kıyısına sürükledi ve sonunda Atinanın müthiş yenilmesiyle sona erdi.

"Tehevvürler,,, "Sulh,,, "Şövalyalar,, komedilerinde o harp kundakçısı ve belde generali Kleon ile, harp muhtekirleriyle, silâh fabrikaları sahip*leriyle, kabadayılarla ve şecaat iddiasında bulunanlarla ve sandalya poli-tikacılariyle alay eder ve onlara şiddetle çatar.

Yeni halk komedisinin başrmüdafii Menander (M. ö. 342-290) dır. Eserlerinin biri müstesna olmak üzere lâtince hazırlanmış olarak elimize geçmiştir. Satir'leri politikadan tamanen uzaktır. O naturalist bir şekilde ahlâk ve o zamanki orta tabakanın itiyatları ile alay ederdi. Sonraları bütün milletlerin komedyası bunu mehaz olarak almıştır. Masal ve idilleri de zikre şayandır. Samaslı bir esir olan Aesop birincisinin babasıdır. Onun çeşitli edebiyat üzerinde yaptığı tesire hiç bir suretle paha biçilmez.

Nesrinden bir örnek: "Bir köylü çocuğu yemek için salyangozları kebap ediyordu. Kor üzerinde onların ıslık çaldıklarını işittiği zaman yüksek sesle bağırdı: Allah müstahakınızı versin ! Evleriniz yandığı sırada şarkı söylüyorsunuz.,,

Theokrit bukolik nağmenin ve idillin üstadıdır. O Adonis'in ölümü için Kypris'in acılarını terennüm eder.

Daha sonraları yunanlı Lucian (M. s. 200) in "İlâhların, ölülerin ve aşıkların akıl ve nazlı görüşmeleri,, komedilerini dahil etmek icabeder ki bu yazar eski İlâhlar hakkında destanı ve neşeli yazılar yazdı.

200 senelerinde Longus'un kaleme aldığı Daphis ve Chloe'nin ince duygulu çoban romanı idillin bir örneğidir

*
Academics Art History  Blogs - BlogCatalog Blog DirectoryAcademics Blogs - Blog Top Sites