Blogda Aramak İçin TIKLAYINIZ

İslamiyet sonrası Türk Edebiyatı


Tasavvufa dair terimler


Riyazat= yeme içme uyuma gibi nefsani arzuların en aza indirilmesidir.


Zikir =Allah’ı anma


İnsan-ı kamil = olgun insan


Mürşid-i kamil= başkalarına doğru yomu gösterebilecek kadar olgunluğa ulaşmış kişi


Tecelli= görünmek


Masiva= insanı Allah’tan alıkoyan herşey.


Fenafillah= Allah’ta yok olma


Vahdet-i vücud= doğadaki herşey birdir ve herşey Allah’ın bir gölgesi, yansımasıdır.


Mutasavvıf =tasavvufla uğraşan kişiye denir.




Yunus Emre


Yunus emre 13 ve 14. yy da yaşamış bir tasavvuf şairidir. Eserlerini Yunus Emre Divanı’nda toplamıştır.Öğüt kitabı anlamına gelen Risaletü’n – Nushiye adlı bir kitabı vardır. Mesnevi tarzında yazmış ve aruz ölçüsünü kullanmıştır. Halkın anlayacağı şekilde sade bir dille yazmıştır. Moğol istilası zamanında halkı dağılmaktan koruyan şairlerden biridir.




Mevlana Celaleddin-i Rumi


Moğol baskısı zamanında Belh şehrinden göçüp Konya’ya gelmiştir .Babası büyük islam bilginlerinden Bahaeddin Veled’dir. Konya’ya gelen Şems-i Tebrizi ile tanıştıktan sonra tasavvuf yönelmiştir. Mevlana mesnevisini Farşça yazmıştır. Bunun sebebi o zamanda Türkçe’nin gelişmemiş bir dil olmasıdır.Şiirlerinin ana teması ilahi aşk ve insan sevgisidir.Eserleri Divan-ı Kebir, Mesnevi, Rubailer ,Fihi Mafih ‘tir.


Hacı Bektaş-i Veli


Horasan’dan gelmiştir.Makalat isimli bir eseri vardır. Bu eseri didaktik ve tasavvufidir.




Gülşehri


Kırşehirde Mevleviliği yaymaya çalışmıştır. Ferüdüddin Attar ın olan Mantıku’t Tayr ı manzum olarak güzel bir Türkçe ile çevirmiştir. Mantıku’t Tayr allegorik bir eserdir.Kuş dili anlamına gelir.Bu eserde Simurg Allah’ı, Hüdhüd aklı, kuşlar insanları simgeler.






Kadı Burhanettin


Tuyuğlar yazmıştır. Tuyuğ dörtlüklerden oluşur ve tasavvufi, öğretici ve öğüt verici konular işlenir.Ayrıca tuyuğlar Türk Edebiyatına mahsustur. Divan ‘ı en önemli eseridir. Gazel, tuyuğ ve rubailerden oluşur.






Ali Şir Nevai


15.yy Çağatay edebiyatının kurucusudur. Eserleri Mecalisü’n – Nefais(ilk şairler tezkeresi), Nesamü’l – Muhabbe ( ilk sufiler tezkeresi), Muhakemetü’l Lugateyn( Türkçe ve Farsçanın karşılaştırılması ve Türkçenin farsçadan üstün olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır.) Matla ilk beyit, makta son beyit, beytü’l gazel en güzel beyit anlamına gelir.


Süleyman Çelebi


Vesiletü’n Necat( mevlid ) hz peygamberin diğer peygamberlerden üstün olduğunu anlatmak için yazılmıştır. Mevlidler münacat(yakarma ve giriş), veladet, risalet, miraç(hz peygamberin göğe yükselişi) ve rıhlet(hz peygamberin vefatı) bölümlerinden oluşur ancak münacat ile başlayıp dua ile biten mevlidler de vardır.


Eski anadolu Türkçesi ile yazılmıştır .




Şeyhi


Harname yi yazmıştır.Harname mesnevi şeklinde yazılmıştır ve 126 beyitten oluşur.Eserde insanların gülünç huyları , çeşitli tutkuları mizaha ve yergiye dayalı olarak öykülenmiştir, allegorik ve satiriktir.




Dedekorkut Hikayeleri


Orta dönem halk nesrinin en güzel örneklerini toplayan bu eserin asıl adı ‘ Kitab-ı Dede Korkut ala Lisan-ı Taife-i Oğuzhan’ dır. Bugüne kadar iki yazma nüshası ele geçirilmiştir. Bunlardan birincisi Dresden Kral kitaplığında bulunmuş 12 hikayeden ibaret tam nüshadır. İkincisi ise Vatikan kitaplığında ele geçen 6 hikayelik eksik nüshadır.Türkiye’de ilk önce Kilisli Rıfat, Dresden nüshasını esas olarak arapça harflerle bastırmıştır. Bundan sonra Orhan Şaik Gökyay ve Prof.Dr. Muharrem Ergin eseri yayımlamışlardır. Esere Dede Korkut Hikayesi denmesinin sebebi Dede Korkut adındaki mübarek, yaşlı ve bilgin ozanın her hikayede ortaya çıkarak hikayenin anlatıcısı olarak gösterilmesidir.


Türü: 12 parçayada hikaye denilmesinde anlaşılmıştır. Ancak klasik hikaye denilemez çünkü içerisinde bir hayli inanılmaz olay ve bazı doğa üstü kahramanlar bulunmaktadır.


Kişi: destan kişilerine benzer. %90 ını beyler, hatunlar, beylerin oğulları oluşturmaktadırlar ve bu kişiler yüksek mertebeden gelmektedirler.


Çevre: Oğuz ilinde geçmekle beraber destanlarda olduğu gibi belli belirsizdir.


Zaman: Dede Korkut hikayelerinin varoluş zamanları ile yazıya geçiş zamanlarını birbirinden ayırmak gerekir. Bütün destan olayları gibi çok eski zamanlarda geçmiş ve ozanlar tarafından zenginleştirilmiştir. 15.yy da yazıya geçirilmiştir(oğuzca).


Amaç: Eserde müslümanlığı ilk benimseyen atalarımızın töre,inanış,ihtirasları bir göçebe topluluğun ülküleri haline gelmiştir.Hikayelerde en çok önem verilen şey alpliktir. İlk çağlardan beri alplik Türk terbiyesinde her türlü faziletten üstün tutulmuştur. Göçebelerde esas olan akıncı ve savaşçı ruh bu eserde yeni bir anlam kazanarak alperenlik tipine yönelmiştir.Hikayelerde aile bağına büyük önem verilmektedir. Ahlak çok yüksek bir değerdir.Yalan, hile, hırsızlık, döneklik bilmezler.Konukseverlik, yoksul giydirmek, büyük şölenler vermek beylerin şanındandır. Tabiat şiirlerde üstün zevkle anılır.


Üslub:Hepsi aynı kalemden çıkmışa benzer. 12 hikayede de manzum ve mensur


kısımlar vardır. Konuşmalar manzum olay anlatımları ve tasvirler mensurdur.Bu










eserdeki nesirlerde kendi arasında uyumlu ve ahenklidir. Çoğu cümlelerde seci bulunmaktadır. Başka bir özelliğide bol sıfat kullanılmasıdır.




Fuzuli(16. yy)


Bütün varlığını aşktan alır.Şiirlerinde toplum,felsefe,ölüm,yoksulluk vb temalar aşk ekseni etrafında dönmekte ve bu temel duygu içerisinde erimektedir.Aşkın sefası gibi cefasından da haz ve memnunluk duyar.Hatta aşk ızdırabı onun manevi gıdasıdır.Ona göre en büyük felaket bu aşk çilesinin bitmesidir.O sevgiliyi değil,aşkın kendisini sevmektedir.Olgunlaşma sınırı,nefsini yenme çaresini aşkta bulmustur.Fuzili’ye göre aşkın sefası değil;cefası insanı olgunlaştırır.Fuzili, Irak bçlgesinde kullanılan ve Oğuzca’nın And. Şivesinden biraz farklı olan Azeri şivesiyle yazmıştır.


Eserleri; Türkçe, Arapça, Farsça Divan


Leyla ile Mecnun


Hadikatü’s Süeda( kerbela faciasını imam Hüseyin’i ve başına gelenleri anlatan secili nesirdir.)


Beng ü Bade ( esrar ile şarap arasındaki karşılıklı münazarayı temsil eden 500 beyitlik farsça bir mesnevidir. Fuzuli’nin gençlik çağında yazdığı ve Şah İsmaile hitap ettiği bu eserin allegorik bir anlam taşıdığı söylenir. Bu mesnevide esrar ile Türk sultanı 2. Bayezit’i şarap ile de Şah İsmail’ i anlatmak istediği söylenir.)


Heft Cam( yedi kadeh anlamına gelip Sakiname adıyla da anılyan farsça bir mesnevidir.)


Şikayetname(Nişancı Celazade Mustafa Paşa’ya mektup şeklinde yazılan bu eser divan neslinin en güzel örnekleri arasındadır.bu hicivde onun kibar, nükteci, ince zekası açıkça görülür. Alığını alamadığı için yazmıştır.O zamanın insanlarının ne kadar rüşvetçi olduğunu anlatmıştır.Onlar yüzünden fakirlik içinde yaşamış ve ölmüştür.)


Su Kasidesi(peygambere övgü, naattır.)


Baki


Döneminin Sultanü’ş Şuara( şairlerin sultanı) seçilmiştir.Arasında anlam ilişkisi olan gazellere yek ahenk denir.


Köroğlu


Destansı halk hikayesi kahramanıdır. Celali isyanlarına katılmıştır.Koşma yazmıştır.


Babür Şah(16. yy)


Anı türünde ve Çağatayca yazmıştır.Babürnameyi yazmıştır. Babürnamede susuzluktan dolayı Hindistan’ın pisliği anlatılmaktadır.


Latifi(16. yy)


Latifi tezkiresini yazmıştır. Bu tezkire objektiftir.




Seydi Ali Reis


Mir’at’ül Memalik ( memleketlerin aynası) nı yazmıştır. Hint deniz seferlerinde gemilerinin batması üzerine İstanbula yaya 1.5 yılda gelmiştir. BU sırada gördüğü yerleri yazıya aktarmıştır.




NABİ


Didaktik ve felsefi şeklinde yazmıştır şiirlerini.(NABİ EKOLÜ) Platonik aşktan bıkmıştır ve farklı bir şeyler arayışındadır.Bu yüzden divan edebiyatı lirik olmasına rağmen Nabi didaktik biçimde şiirlerini yazmıştır.




Edebi sanatlar


Teşhis: Canlı veya cansız varlıklara insan benliği vermek, yani onları şahıs gibi kabul etme sanatıdır.


İntak: Kelime olarak söyletmek konuşturmak manasına gelir. Canlı ve cansız varlıkları insan gibi konuşturmak sanatıdır. La Fontaine'in küçük hikâyeleri bu sanatın en güzel örneklerini verir.


Tariz: Söylenen bir sözün; alay etmek veya sitemde bulunmak maksadıyla tam tersinin kastedilmesi sanatı


Kinaye: Bir sözün aynı anda hem gerçek hem de mecazi manada kullanılması sanatıdır


Tezat: Aynı varlığın iki zıt yönünü bir arada ifade etme veya birbirine zıt iki kavram arasında ilgi kurma sanatıdır.


Tecahül-i Arif: Şairin çok iyi bildiği bir şeyi bilmezlikten gelmesi sanatıdır.






İstifham: Anlatımı etkili kılmak için soru


sorarak anlatmaya denir.


Hüsn-i Ta'lil: Sebebi bilinen bir olayı, bir durumu, gerçek sebebi dışında daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır


Tevriye: Bir kelimenin aynı yerde birden fazla manada kullanılması sanatıdır. Kelimenin asıl anlamı yanında uzak anlamının da kastedilmesidir.


Tenasüp: Manaca birbirine uygun kelimeleri bir arada kullanma sanatına tenasüp denir


Telmih: Herkes tarafından bilinen geçmişteki bir olayı , bir veya birkaç kelime ile hatırlatma sanatıdır.




Şiir Tahlili




Mevlit


Giriş:


Allah adın zikr idelüm evvela ( İlk önce Allah’ın adını analım.)


Vacib oldur, cümle işte her kula ( Bütün işlerde ner kula gereken odur.)


Allah adın her kim ol evvel ana (Her kim Allah adını ilk önce anarsa)


Her işi asan ide Allah ana ( Allah onun her işini kolaylaştırır.)


Peygamberin doğuşu:


Amine hatun Muhammed anesi( Hz.Muhammedin annesi Amine hatundur.)


Ol sadeften doğdu ol dürdanesi( O inci tanesi o sedeften doğdu.)


Ol gice kim doğdu ol Hayr-ül beşer (O gece insanların en hayırlısı doğdu.)


Anesi anda neler gördü neler ( Annesi ondan neler gördü neler )


Didi gödüm ol Habibin anesi


Bir aceb nur kim güneş pervanesi( sevgilinin annesi kendisine güneşin pervane ol- duğunu ve şaşılacak derece ışık yaydığını söyledi.)


Gökler açıldı vü fetholdu zulem ( Gökler açıldı karanlık fetholundu.)


Üç melek gördüm elinde üç alem (Elinde üç bayrak olan üç melek gördüm)


İndiler gökten melekler saff u saf ( melekler gökten bölük bölük indiler.)


Kabe gibi kıldılar evim tavaf (Kabe gibi evimi tavaf ettiler.)


Vefat:


Bilünüz ey aşıkan-ı Mustafa ( Ey Mustafa’nın aşıkları biliniz ki )


Hakk’a irdi anda can-ı Mustafa ( Mustafa’nın canı Hakk’a ulaştı .)


Ay ü gün donuktu döndi rengi hem ( Ayın ve güneşin rengi döndü ve dokunlaştı.)


Halk-ı alem içine düştü bu gam( Bu gam alem halkının içine düştü.)


Enbiya ervahı hazır geldiler ( Peygamberlerin ruhları hazır oldular. )


Yerler ü gökler melekler doldular ( Yerler ve gökler meleklerle doldu. )


Ağlaşu ağlaşu cümle alem kaygulu( Hepsi ağlaşa ağlaşa kaygılı )


Canları hasret odı ile hep dolu ( Canları hasret ateşi ile hep doldu.)






Harname




1- Yük elinden çok kırgın ve ağlamaklı, zayıf ve güçsüz bir eşek vardı.


2- Bazen odunda bazen suda idi. Gece gündüz kahır ve sıkıntıda idi.


3- Bir gün eşeğin sahibi onu himaye eder yani ona yardım eder.


4- Eşeğin palanını aldı ve ota saldı, eşek otlayarak biraz öteye yürüdü.


5- Miskin eşek gezerken sığırları görüp hayran kaldı.


6- Ne yular derdi, ne palan üzüntüsü, ne yük altında hasta ve ağlamaklılar.


7- Bunların başlarına taç neden? Bize bu fakirlik ihtiyaç neden?


8- Hem ulu yollu hem akıllı anlayışlı bir eşek vardı.


9- Bu miskin eşek onun ulu katına vardı, yüz sürdü.” Ey başkan!” dedi


10- “Bugün otlakta göğüslerini gererek yürüyen eşekler gördüm.”


11- Bizim gökte yıldızımız yok mudur ki boynuzumuz olmadı?


12- Yaşlı eşek “ Ey bela tuzağına esir eşek!” diye cevap verdi.


13- Boynuzu bazısının ay gibi, bazısının halka halka yay gibi


14- Gece gündüz arpa buğday işlerler, onu işleyip onu dişlerler.


15- Varayım bende işleyeyim.Orda yazı kışı geçireyim


16- Eşek gezerek olgunlaşmış bir ekin gördü. Sanki o ekin ile kin tutardı.


17- Aşk ile o ekinleri tepti, işlemeye girdi. Bazen ayakladı bazen dişledi.


18- Eşek dünyadaki en çirkin sesleri çıkarır.Bu durum eşek sahibine mahşer gibi görünür.


19- Eşeği dövmekle sövmekle yüreği soğumadı


20-Bıçağını çekerek kulağını ve kuyruğunu kesti


21-Olgun eşek ansızın uğradı halini sordu. Eşek dert ile ah etti.


22- Batıl isteyerek doğrudan ayrıldım. Boynuz umdum kulaktan ayrıldım.




Gazel ( Baki )




1- Bahar mevsiminden iz ve belirti kalmadı. Çimellikte ağacın yaprakları itibardan düştü.


2- Bağın ağaçları tecrit hırkasına girdiler. Hazan rüzgarları çimelikte çınardan el aldı.


3- Her yandan ayağına altın akıp gelir. Bağın ağaçları akarsudan lütuf umarlar.


4- Fidan bugün yaprak ve yükten kurtulmuştur. Bundan dolayı sabah rüzgarı ile salınsın dursun.


5- Ey Baki yapraklar çimenlikte hayli perişanmış. Galiba zamandan-rüzgardan şikayeti var.

*
Academics Art History  Blogs - BlogCatalog Blog DirectoryAcademics Blogs - Blog Top Sites