DONALD OLDING HEBB (1904-1985)
Hebb�e göre, genel yeteneğin kapsadığı kavramlar, düşünme biçimleri, algılama yolları normal olarak çocukluktaki yaşantılarla gelişmektedir. Bu nedenle, çocukluktaki beyin hasarları, bu süreçleri olumsuz etkileyerek, zeka gelişimini etkileyebilir. Ancak, aynı beyin hasarları, yetişkinlikte bu süreçleri geriye döndüremez dolayısıyla genel yeteneğin kapsadığı süreçleri olumsuz etkileyemez.
Davranışçıların savunduğu gibi beyin, bir telefon santraline benzemez. Eğer telefon santrali gibi çalışsaydı beynin ön lobundan bazı dokular çıkarıldığında, o bölgeyle ilgili fonksiyonlar tamamen yok olurdu. Hebb�in ulaştığı diğer bir sonuç da, genel yeteneğin kalıtımla belirlenmediği, yaşantı ürünü olduğudur. Ayrıca, Hebb, genel yeteneği belirlemede çocuklukta kazanılan yaşantıların yetişkinlikte kazanılan yaşantılardan daha etkili olduğunu vurgulamaktadır.
Hebb�in kuramı, öğrenmeyi hem bilişsel hem de nörofizyolojik bir yaklaşımla incelemesinden dolayı önem taşımaktadır.
ÖĞRENMEDE FİZYOLOJİK DEĞİŞMELER:
HÜCRE KÜMELERİ VE ARDIŞIK SAFHALAR
Hebb, nöroloji enstitüsünde yaptığı çalışmalar sonucunda, bilişsel gelişim için çocuklukta edinilen yaşantıların, yetişkinlikte edinilenlerden daha önemli olduğunu görmüştür. Hebb, genel yetenek, algılama ve duyguların yaşantı ürünü olduğunu; doğuştancıların iddia ettiği gibi kalıtsal olmadığını savunmaktadır. Örneğin; doğuştan kör olan yetişkinlerin, görme özürleri ameliyatla düzeltildiğinde, hemen objenin varlığını fark edebilirler. Ancak objenin ne olduğunu söyleyemezler. Bu bulgular, bir objeyi diğerinden ayırt edebilmek için, değişik objelerle ilgili görsel yaşantılara ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Hebb�e göre, çocuk, seçkisiz bir şekilde birbiriyle ilişkilenmiş bir sinir ağıyla doğar. Bu sinirsel ağ, duyusal yaşantılar yoluyla organize olur ve böylece çevreyle etkili iletişim kurmayı sağlar. Hebb, yaşantı geçirdiğimiz her çevresel objenin, karmaşık bir nöron grubunu uyandırdığını iddia eder. Bu karmaşık nöron grubuna hücre kümeleri adını vermektedir. Örneğin; silgili kaleme baktığımızda, kalemin tahta kısmının uyardığı nöron grubu farklıdır; silgi kısmının uyardığı nöron grubu farklıdır. Başlangıçta birbirlerinden bağımsız olan bu nöron grupları daha sonra birbirleriyle ilişkili hale gelir. Uyarılma zamanının birbirine yakın olması, birbirinden bağımsız nöron grupları arasında ilişki kurulmasını sağlar.
Aynı objenin farklı yönlerine ilişkin nöron kümeleri nörolojik olarak birbirleriyle ilişkili hale gelir. Yani, aynı zamanda etkin olan hücre kümeleri, birbirleriyle ilişkili olarak görev yapar. Örneğin; çocuğun çevresinde ki bazı olağan olaylar, hücre kümelerini oluştururlar. Bu olaylar bir arada oluştuğunda, hücre kümeleri aynı anda aktif hale geldiklerinden bu gruplar arasında da bağ meydana gelir. Örneğin; bebek, bir ayak sesi duyduğunda bir hücre kümesi meydana gelir, bu hücre kümesi henüz aktif halde iken bir yüz görür ve ayrı bir hücre kümesi oluşur, bu hücre grubu aktif haldeyken, ellerin kendisini kaldırdığını hisseder ve bunun için de ayrı bir hücre kümesi oluşur. Sonuçta bu hücre kümeleri birbirleriyle bağlanır. Bu olaydan sonra bebek, sadece ayak sesi duyduğunda bu üç kümenin tamamı uyarılır. Henüz annenin yüzünü görmese bile bir fikir yada imge olarak annenin yüzünü ve kucağa alınma olayını algılamaya benzer bir şey hisseder. Hebb bu sürece, ardışık safha adını vermektedir.
Hebb�e göre iki tür öğrenme vardır. Bunlardan birincisi, hücre kümelerinin ve ardışık safhaların oluşturulduğu çocukluktaki öğrenmelerdir. İkincisi ise yetişkinlikte gerçekleşen, daha iç görüsel ve yaratıcı öğrenmedir.
Hebb, çocuklukta, hücre kümeleri ve ardışık safhalar meydana geldikten sonra, yetişkinlikteki öğrenmenin daha bilişsel olduğunu savunmaktadır. Yetişkinlikteki öğrenme, daha çok yaratıcılık ve iç görüye dayalı olarak hücre kümelerinin ve ardışık safhaların yeniden organizasyonunu kapsamaktadır. Bu nedenle, Hebb, çocukluktaki öğrenmeyi etkileyen faktörlerin, yetişkin öğrenmesini aynı şekilde etkilemediğini savunmaktadır. Yetişkin öğrenmesi, yeni hücre biçimleri ve ardışık safhalar geliştirmekten çok, var olanların yeniden düzenlenmesi ve organize edilmesini kapsamaktadır.
DUYUSAL YOKSUNLUK VE ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ ÇEVRE
Duyusal yaşantı sınırlılığının, nerofizyolojik ağın gelişimini engellediği görülmüştür. Nerofizyolojik ağ geliştikten sonra, duyusal yaşantı sınırlanırsa birtakım problemler ortaya çıkmaktadır. Bununla ilgili Hebb�in rehberliğinde bir deney yapılmıştır. Deneyde bir grup lisans öğrencisi ele alınmıştır. Öğrenciler hiçbir şey yapmadan rahat bir yatakta uzanmışlar; gözleri, ışık geçiren fakat objeleri seçmelerini engelleyen bir plastik bantla örtülmüştür. Deneklere, kulaklıkla sürekli vızıltı sesi verilmiştir. Dokunma uyarımını en aza indirmek için, deneklere pamuklu eldiven giydirilmiştir. Deney bu koşullarda gerçekleştirilmiş; 24 saat içinde denekler, sadece yemek yeme ve tuvalet ihtiyaçları için hareket etmişlerdir.
Sonuç olarak, deneklerin çoğu bu koşullara iki yada üç gün dayanabilmiştir. En uzun dayanma gücü ise altı gündür. Denekler alıngan, hassas, sinirli ve çocuksu davranışlar göstermiştir. Hebb�e göre farklı ortamlardaki normal uyarıcıları almak temel ihtiyaçtır. Bu uyarıcılardan yoksunluk, zihinsel fonksiyonları ve kişiliği bozmaktadır. Denekler mantıklı düşünemediklerini, basit problemleri çözmede yetersiz hale geldiklerini ve halusinasyon görmeye başladıklarını belirtmişlerdir.
Daha sonra yapılan çalışmalar da duyusal yoksunluğun denekleri çok olumsuz etkilediğini göstermiştir.
Zenginleştirilmiş Çevre: Uyarıcı yoksunluğu bireyin bilişsel gelişimini olumsuz yönde etkilediğine göre, uyarıcılarla zenginleştirilmiş bir çevrenin ise, organizmanın gerek bilişsel, gerekse tüm kişilik gelişimini olumlu yönde etkilemesi beklenir. Uyarıcı bakımından zenginleştirilmiş çevre, organizmanın öğrenme ve problem çözme becerisini geliştirmektedir.
Hebb deneyinde fareleri iki gruba ayırmış; bir grubu laboratuarındaki kafeste beslemiş; diğer grubu ise Hebb�in iki kızı tarafından evinde bakılmıştır. Evde bakılan fareler zamanlarının büyük çoğunluğunu evin içinde ve dışında Hebb�in çocuklarıyla oynayarak geçirmiştir. Bir müddet sonra, Hebb, farelerin bilişsel özelliklerini karşılaştırmıştır. Bu amaçla, fareler labirent problemleriyle karşı karşıya getirilmiştir. Evde bakılan farelerin problem çözme gücü bakımından kafeste beslenen farelerden üstün olduğu gözlenmiştir.
Hebb�e göre, bilişsel gelişim için zengin uyarıcı çevrenin önemi büyüktür. Çocuk ilk yaşlarında ne kadar karmaşık, zengin uyarıcı çevre içerisinde yetişirse, ileride problem çözme becerisi o derece iyi olmaktadır.
UYARILMA (AROUSAL) ve DİKKAT
Duyusal uyarıcı yoksunluğu organizmada bilişsel fonksiyonları bozmaktadır. Gereğinden çok fazla uyarıcı da bilişsel fonksiyonları engellemektedir. Örneğin; çok fazla gürültü, çok şiddetli ışık, aşırı derecede kargaşa gibi etkenler organizmanın bilişsel fonksiyonunu zedelemektedir. Bilişsel fonksiyonların en iyi şekilde yerine getirilebilmesi için, organizmaya gelen duyusal uyarıcıların ne çok yüksek, ne de çok düzeyde olması gerekir.
Hebb uyarıcı düzeyi ile bilişsel fonksiyon arasındaki ilişkiyi uyarılma kuramı ile açıklamaya çalışmıştır. Uyarılma kuramına göre, beynin �retiküler aktive edici sistemi� (RAS) uyarılmada önemli bir fonksiyona sahiptir. Bu sistem (RAS), uyuma, uyanıklık, dikkat, duygusal davranışta bulunma gibi etkinlikleri oluşturan süreçlerle ilgilidir.
Retiküler aktive edici sistemin bazı bölümlerinin tahrip edilmesi, beynin etkinliğini yok etmekte, bazı bölgelerin orta yerinden kesilmesi ise, serebrumun uyanık hale gelmesine neden olmaktadır. Bu durumda, beyin kabuğunun işlevini en üst düzeyde gerçekleştirebilmesi için uyarılma düzeyinin ne çok yüksek ne de çok düşük olması gerekir.
Organizmanın uyarılma düzeyi çok düşük olduğunda, (uyku halinde) beyne gelen duyusal bilgi kullanılamamaktadır. Uyarılma düzeyi çok yüksek olduğunda (aşırı gürültüde) çoğu zaman uygun olmayan davranışlar meydana gelmektedir.
ALINTIDIR
Blogda Aramak İçin TIKLAYINIZ
|
|
Hebb'e Göre Öğrenme
*
Bu yazı tarih olarak: Perşembe, Mayıs 28, 2009 eklenmiştir.Kategorisi kPSS ders notları . Bu yazıya yapılacak yorumlardan haberdar olmak için feed. Bu yazıya yorum yazabilirsiniz. Kapsamlı ve ayrıntılı dokümanlar için TIKLAYINIZ