Blogda Aramak İçin TIKLAYINIZ

Türkiye Ve Dış Göç


Türkiye Ve Dış Göç

Türkiye ve Dışgöç

Türkiye ve dışgöç ilişkisi iki ayrı alt başlıkta incelenebilir; Türkiye’ye göç ve Türkiye’den göç.


a)Türkiye’den Göç

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yılları, “büyük mübadele” olarak bilinen büyük bir göç hareketine de tanık olmuştur. Lozan Antlaşması temelinde, Yunanistan’da yaşayan Müslümanların Türkiye’ye göçüne karşılık bir milyon Yunan kökenli Ortodoks Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmıştır. Bu göç 1923 sonundan 1925 başına kadar sürmüştür.

1960’lı yıllara kadar Türkiye’den yurt dışına yönelen göç, ağırlıklı olarak gayrimüslimleri içermektedir. Bu göç, ekonomik bir göç olmaktan çok siyasi ve kültürel nedenlerden kaynaklanan bir nüfus hareketidir. Bu dönemde, binlerce gayrimüslimin bazen kişisel girişimleri bazen de küçük gruplar halinde ülkeden ayrıldıkları bilinmektedir. Örneğin, 1935 yılında Yunanca konuşan 10 bin Türk vatandaşının ayrılması gibi. Bu arada, 1940’lı yılların başında çıkarılan Varlık Dergisi’nin gayrimüslimlerin göçünü hızlandırdığı da bir gerçektir. Öte yandan İsrail Devleti’nin kuruluşunun getirdiği çekicilik ile 1948 ve 1952 yılları arasında yaklaşık 35 bin Musevi Türkiye’den İsrail’e göç etmiştir. Türkiye, 1960’ların başından sonra da, dünyanın birçok ülkesine yönelen çok büyük sayıdaki göçün kaynağı olmuştur. Son 35-40 yıllık Türkiye dış göç tarihi bu göç hareketine iki temel dönemin varlığını gösterir. 1960 başları ve 1970 sonları arasında “işçi göçü dönemi” ve 1970 sonlarında bu yana “işçi göçü sonrası dönem”.

1961 Anayasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra, Türkiye’deki ilk beş yıllık(1962-1967) kalkınma planı, göçü yani işgücü ihracatını, işsizliği azaltma ve işçi dövizi akışı sağlama bağlamında gelişme politikalarından birisi olarak değerlendirildi. Türkiye bu politikayı gerçekleştirmek için Almanya ile 1961’de göç anlaşması imzaladı. Hükümetler arasında benzer anlaşmalar göçün temel koşulları, iş ve ücret konularını da içerecek şekilde Avusturya, Hollanda ve Belçika ile 1964’te, Fransa ile 1965’te, İsveç ve Avustralya ile 1967’de imzalandı. Özet olarak Türk işçilerinin Batı Avrupa ülkelerine göçü 1960’larda başlamış, 1960’ların ortalarında hızlanmış, 1960’ların sonunda ve 1970’lerin başında oldukça yaygınlaşmış ve 1970’lerde petrol bulanımı ve onu izleyen ekonomik dar boğaz döneminde Federal Almanya’nın işçi alımını durdurmasıyla en azından yasal planda çok yavaşlamıştır. Bu göç hareketi, 1970’lerin sonu ve özellikle 1980’lerin başında aile birleşimi ve evlilik göçü şeklini alarak devam etmiştir. Bu göçler 1980’de sadece Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk nüfusunun 1,7 milyona ulaşmasına neden olmuş; 1985’te bu nüfus 2 milyona; 1990’da 2,3 milyona yükselmiştir. 1995’te söz konusu nüfus resmi kaynaklara göre 3 milyon kişidir.

Son 15-20 yılda, Türkiye dikkate değer bir ekonomik, sosyal, politik ve demografik değişik yaşadı. Bu değişik yalnızca Türkiye’den devam eden göç akışının temel nedenlerini belirlemekte, aynı zamanda son göçlerin arkasında yatan dinamiğe de işaret etmektedir. 1980’ler ve 1990’larda Türkiye’de bazı önemli ekonomik ve sosyal gelişmeler olmasına karşın, Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak, yüksek göç potansiyeli ile uluslar arası göç pazarında önemli bir yere sahipti. Örneğin 1993 Dünta Bankası istatistiklerinde, 1990’ların başında Türkiye’de kişi başına düşen gayri safi milli hasıla 1,780 dolar iken, Türkiye’den binlerce göçmen alan Almanya’nın ise 1,4 tür. Türkiye’de doğumda beklenilen ortalama yaşam süresi 67 iken, Almanya’da 76’dır. Türkiye’de ortaokula yazılma oranı 54 iken, Almanya’da 97’dir. Türkiye’nin şehir nüfusu toplam nüfusun %63’ü iken, Almanya’da %90’dır. Bu gibi rakamlar Türkiye’den kaynaklanan dışgöçün dinamiklerini açıklamada belirleyici olmasalar da, göç alan ve göç veren ülkeler arasında devam eden ekonomik ve demografik dengesizliklerin göç dalgalarına olası etkilerini ima etmektedir.

1980-1995 yılları arasında yaklaşık 350 bin kişi siyasi sığınma yolunu kullanarak Türkiye’den Batı Avrupa’ya gitti. Özellikle 1980’lerin sonları ve 1990’ların başlarında siyasi nedenlerle göç etmeye çalışanların sayısı arttı. 1983-85 arasında Batı Avrupa’da iltica başvurusu yapan Türk vatandaşlarının yıllık ortalaması 11 binden 1989-1991 arasında 47 bine yükseldi. Son dönemlerdeki verilen iltica başvurularında hayli düşüş olmasına rağmen, 1990’ların ortalarında yıllık rakamın 37 bin civarında olduğunu gösteriyor.

b)Türkiye’ye Göç

Türkiye’ye göçün tarihini Cumhuriyet öncesine dek uzatmak mümkündür. Bilindiği gibi yüzyıl dönümünde yaşayan “93 Harbi”, Balkan Savaşları ve arkasından gelen Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı egemenliğindeki topraklarda yaşayan insanların-özellikle Balkanlarda ve Anadolu’da hayatlarını önemli ölçüde etkiledi. Bu üç savaş sırasında yüzbinlerce kişi Balkanlar’dan Anadolu’ya göç etmiştir.


Türkiye’ye göçün birinci dönemini “ulusal inşa” dönemi olarak adlandırmak pek yanlış olmaz. Çünkü bu dönemde karşımıza çıkan en temel göç görüntüsü, savaş sonunda Cumhuriyet Türkiye’si sınırları dışında kalmış Osmanlı topraklarında yaşayan Müslüman ve çoğunlukla Türk kökenli insanların, milli iradeye dayanan yeni “anayurd” göçleridir. Bu göçlerin temel nedeni siyasal, dinsel ve kültürel nedenli çatışmalar ve anlşamazlıklar olmuştur.


1945’ten 1980’lere dek uzatabileceğimiz 2.dönem daha çok Bulgaristan’dan göç ile belirlendi. Önce 1950-1951 ve daha sonra 1969-1978 arasında olmak üzere, iki parti göç yaşandı ve yaklaşık 270 bin kişi Bulgaristan’dan ülkeye giriş yaptı. 1950 yılı Türkiye’ye göç açısından





KAYNAKLAR


1-75 Yılda Köylerden Şehirleri, Tarih Vakfı Yayınları, 1999.


2-TÜGİAD, 2000’li Yıllara Doğru Türkiye’nin Önde Gelen Sorunlarına


Yaklaşımlar : 34-GÖÇ, 1998.


3-Kocaman, Tuncer ve Bayazıt, Sema; Türkiye’de İç Göçler ve Göç Edenlerin


Sosyo-Ekonomik Nitelikleri, DPT,1993.


4-Türkiye’de İç Göç, Bolu-Gerede Konferansı, 6-8 Haziran 1997, Tarih Vakfı


Yayınları, 1998.


5-Kongar, Emre ; 21. Yüzyılda Türkiye, Remzi Kitabevi,1999.

*
Academics Art History  Blogs - BlogCatalog Blog DirectoryAcademics Blogs - Blog Top Sites