DENEME SINAVI-11
Ulus olmanın en önemli göstergesi , dilidir. Dili korumanın, dili durulaştırmanın anlamı ulusal bilincin güçlendirilmesi ve yüceltilmesidir. Dili, yabancı dillerin saldırısına bırakmak ulusal bilinçten ödün vermek anlamındadır. Şehir sokaklarında gezerken yabancı dilde yazılmış tabeladan geçilmez oldu. İnsan bir anda acaba yabancı bir ülkede mi dolaşmaktayım duygusuna kapılmaktadır. Hele bazı televizyon kurumlarının adlarının baş harflerini bastıra bastıra İngilizce söylemeleri insanı çileden çıkarmaktadır.
Soru-1) Parçaya göre yazar neden şikâyet etmektedir?
Tabelalarda yabancı sözcüklerin kullanılmasından.
Bazı spikerlerin kısaltmalarda İngilizce söyleyiş kullanmalarından
Ulusal dili koruyup durulaştırmamamızdan ve kullanırken özen göstermememizden
Ulusal dilin yeteri kadar sözcük bolluğuna sahip olmamasından
Soru-2) Aşağıdaki dizelerden hangisinde altı çizili olan sözcüğün yapısı diğerlerinden farklıdır?
a) Seni karanlıkta yatırıyorlar. b) Korkuyorsun geceden
c) Bakıp bakıp pencereden d) Yatağına sokuluyorsun.
Romanlarımdaki kişilerin ruhsal çözümlemelerine girmekten kaçınırım. Onları konuşturarak, davranışlarıyla ve düşünce yapılarıyla okuyucuya tanıtmaya çalışırım. Okuyanları üzecek, onları karamsarlığa düşürecek şeyler yazmaktan kaçınırım. Ben, insanlara umut, neşe ve güç veren yazılardan hoşlanırım. Çünkü insanların içinde bir umut olmalı; neşe vermeli insanlara okudukları.
(Aşağıdaki iki soruyu yukarıdaki paragrafa göre yanıtlayın)
Soru-3) Paragrafta anlatılanlara göre, yazar hakkında aşağıdaki yargılardan hangisini söyleyemeyiz?
Romanlarında okuyucusuna umut vermeyi ön planda tutar.
Roman kahramanlarının iç dünyalarından söz etmekten hoşlanır.
İnsanları karamsarlığa düşürecek yazılar yazmaktan sakınır.
Roman kahramanlarını dışa yansıyan yönleriyle tanıtmaya özen gösterir.
Soru-4) Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın başlığı olmaya en uygundur?
a) Roman Anlayışım b) Roman ve Umut
c)Roman Kişileri d) Roman ve Romancı
Soru-5) Hangi seçenekteki cümlede ek-fiil (ek-eylem) kullanılmıştır?
a) Hava birden bire soğudu. b) Daha şehir görmemiş bir köy çocuğuyum.
c) Tren Eskişehir istasyonuna vardı. d) Biraz oturup dinleniniz.
Egeli, haremlik ve selamlığı hiç sevmez. “Tanrı insanoğlunu iki cins olarak yaratmışsa bir hikmeti var.” diyerek meclislerini kadınlı erkekli kurarlar. Bu nedenle meclislerinde kahkaha, işve, söz, saz hiç eksik olmaz.
Soru-6) Paragrafın anadüşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
İnsanlar bir arada toplu olarak yaşamalıdır.
Egeli, kadın-erkek ayrımına karşıdır.
İki cinsin bir arada yaşamasında mutluluk ve güzellikler vardır.
Tanrı’nın insanları iki cins olarak yaratmasının bir sebebi vardır.
İyi öğretmen, hiç hazırlığa gereksinme duymadan derse giren değil, her dersine iyice hazırlanarak , her konudaki en son verileri de ekleyerek öğrencilerinin karşısına çıkan kişidir. Hem kendisine, hem de öğrencilerine saygı duyan kişi başka türlü yapamaz.
Parçaya göre öğretmende aranması gereken asıl temel nitelik aşağıdakilerden hangisidir?
a) Yeteneklilik b) Tutarlılık c) Araştırıcılık d) Gerçekçilik
Soru-8) Aşağıdaki seçeneklerin hanisinde “bir işi yaparken çok zorlanmak” anlamında kullanılan
bir deyim yoktur?
Eşyaları üst kata çıkarıncaya kadar sırtım terledi.
Bu problemi çözünceye kadar anası ağlamış
Akla karayı seçmiş verdiğimiz adresi buluncaya kadar.
Size ders anlatırken göbeğim çatladı.
Bir resme şöyle bakıvermekle, bir müziği şöyle bir dinleyivermekle, bir romanı şöyle bir karıştırvermekle sanatın mutluluğu elde edilemez,Çabayı göze alamayanlar sanata yaklaşmamalıdırlar. Çeşitli mutluluklara olduğu gibi sanat mutluluğuna da alınteriyle ulaşılır.
Soru-9) Parçanın bütününde neden söz edilmektedir?
Bir besteyi sevebilmek için çok dinlemek gerektiğinden
Bir resme yüzeysel bakmakla değerinin anlaşılmayacağından
Bir sanat eserine anlayabilmenin özel bir gayret gerektirdiğinden
Mutluluğu elde etmenin yolunun sanattan geçtiğinden.
(1) Önümde giden arabayı izledim.
(2) Çocukların oyunlarını pencereden izliyormuş
(3) Civcivlerin yumurtadan nasıl çıktıklarını heyecanla izlemiş.
(4) Her türlü sanat etkinliğini izlerim.
Soru-10) Yukarıdaki cümlelerde “izlemek” sözcüğü kaç farklı anlamda kullanılmıştır?
a) 1 b) 2 c) 3 d) 4
Sesini duydu sesini
İçindeki maviden
Evrenin koynundan çıkmış
Okyanuslar gelini
Soru-11) Yukarıdaki şiirde hangi tür tamlama yoktur?
a Takısız ad tamlaması b) Sıfat tamlaması
c) Belirtili ad tamlaması d) Belirtisiz ad tamlaması
Sayfalar inceldi okumaktan, mum
Kısık sesli ışığını gezdiriyor genzimde
Ne bulabilirsin bu yanık seher vaktinde
Soru-12) Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
a) Kaynaştırma harfi b) Ünsüz benzeşmesi(sertleşme)
c) Hece düşmesi d) Ünlü daralması
Soru-13) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yeterlik fiilinin olumsuzu” biçiminde çekimlenmiş bir fiil vardır?
a) Masal kitabını okuyuvermemiş b) Yaralıları görünce o da bayılayazmış.
c) Soyulmamış elmayı yiyemem. d) Aldığı kararlarla kimseyi kahretmiyordu.
Soru-14) “-den” eki, aşağıdaki seçeneklerin hangisinde, yapım eki olarak kullanılmıştır?
a) Taştan bir okul binası yaptırmış b) Balıklar, denizden yeni çıkmış gibi tazeydi.
c) Bu kova plastikten yapılmış d) Hastalandığı için yataktan çıkamıyordu.
Soru-15) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde edilgen çatılı fiil vardır?
Çiftçiler nisanda yağan yağmura sevindiler.
Eşyalarını toplayıp yola koyulmuş.
Okul açılmadan sınıfın kapısı boyandı.
Denize girebilmek için havanın ısınmasını bekilyor.
Soru-16) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı zamir olan bir sözcükle sağlanmıştır?
Önündeki çukuru fark etmemiş mi?
Hangi pehlivan birincilik ödülünü kazandı?
Niçin temizletmiyor belediye bu sokağı?
Çiftçi tarlanın ne kadarını sürebilmiş
Soru-17) “Bayırdaki otlar daha güzel görünüyor.”cümlesindeki sözcüklerin tür bakımından çeşidi hangi seçenekte sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
a) Zamir-isim-sıfat-zarf-fiil b) Sıfat-isim-zarf-zarf-fiil
c) İsim-isim-edat-sıfat-fiil d) Sıfat-isim-bağlaç-sıfat-fiil
Soru-18) Hangi seçenekteki cümlenin fiili geçişsiz-etken çatılıdır?
a) Onun babası Ankara’ya gitmiş. b) Kitabın fiyatını satıcıdan öğrenmiş.
c) Bütün parasını ekonomik krizde kaybetmiş. d) Acıkan karnını lokantada doyurmuş.
Soru-19) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde büyük ve küçük ünlü uyumuna uymayan herhangi bir sözcük yoktur?
a) Küçük tencere çabuk kaynar. b) Eldeki serçe çatıdaki güvercinden iyidir.
c) Başı göklerde olanın ayağı çamurdadır. d) Eşit dostluklar, ömür boyu olur.
Soru-20) “İyimser adam, ışığın olmadığı yerde........................görür; kötümser adam ise onu ..................
koşar.” cümlesinde boş bırakılan yerlere aşağıdaki sözcüklerden hangileri getirilmelidir?
a) herşeyi- aydınlatmaya b) karanlığı- aydınlatmaya
c) ışık- söndürmeye d) gerçekten- kötülemeye
Soru-21) “Meğer bana satmak istedikleri evin birçok eksiği varmış Benim.......................bekliyorlarmış,” Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun düşmez?
a) gaf yapmamı b) faka basmamı c) tuzağa düşmemi d) tongaya basmamı
Soru-22) Hangi seçenekte sözü edilen kişi için “ciğeri beş para etmemek” deyimini kullanamayız?
Önüne gelenden ödünç alır, ödemezdi.
Hiçbir komşuyla geçinemezdi.
Ne ailesine, ne de diğer insanlara hayrı dokunur.
Ciğer satmasını beceremeyen bir oğlu vardı.
Soru-23) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “inat etme” anlamı vardır?
Çok uğraşarak sonuca ulaşabildim.
Uyardığım halde hâlâ ders dinlemiyor.
Önüne koyduğum yiyecekleri hiç yememiş.
Be de bu geziye katılmak istiyorum.
Televizyona; sululuklar, kaba şakalar ya da bir iki şarkıyla şöhret olmuş sanatçıların önemsiz yaşamöyküleri egemen oldu. Özel televizyonlarla yarışa giren devlet televizyonunun da böyle düzeysiz programlara yer vermesi çıldırtıyor beni. Aylar var ki duygu dünyasının gizemine ulaşmış gerçek sanatçılarımızdan, şairlerimizden biriyle yapılacak söyleşiye hasret kaldım.
Soru-24) Yazar televizyondan en çok neyi beklemektedir?
a) Kültürel programlara ağırlık verilmesini b) Eğitici programların çoğaltılmasını
c) Televizyonun bir eğitim aracı olmasını d) Güldürü programlarının azaltılmasını
Eleştirel düşünme yöntemini öğretmeyi, öğretimlerinin en birincil hedefi kılmayan toplumların yaklaştığımız iki binli yıllarda düşünsel varlık gösterebilmeleri, tümüyle olanaksızdır. Eleştirel düşünce, mağara resimleriyle yaratma serüvenine atılan insanoğlunun antik çağda temellerini köklü biçimde attığı oradan günümüze uzanan tarih boyunca da yitirmemek için uğruna kaç yüz, kaç bin kez canını vermekten çekinmediği bir yetinin adıdır. İnsan, insan olarak yaratılmış, ama ancak bu yetisini geliştirdikten sonra birey olabilmiştir.
Soru-25) Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
Eleştirel düşünme yetisini kazanan insan gerçek insandır.
Eleştirel düşünmenin temeli çok eskilere dayanır.
Eleştirel düşünmeye ulaşamamış toplumlar gelecekte düşünce gücünden yoksun kalacaklardır.
Eleştirel düşünceye ancak uygar bir toplum olmakla ulaşılabilinir.
Blogda Aramak İçin TIKLAYINIZ
|
|
DENEME SINAVI-11
*
Bu yazı tarih olarak: Cuma, Ağustos 22, 2008
eklenmiştir.Kategorisi
8.sınıf dosyaları
.
Bu yazıya yapılacak yorumlardan haberdar olmak için feed. Bu yazıya yorum yazabilirsiniz.
Kapsamlı ve ayrıntılı dokümanlar için TIKLAYINIZ