Blogda Aramak İçin TIKLAYINIZ

7 SINIFLAR SINAVA HAZIRLIK SORULARI VE CEVAPLARI din kulturu ve ahlak bilgisi

7 SINIFLAR SINAVA HAZIRLIK SORULARI VE CEVAPLARI
İslam dinine göre kötü alışkanlıkları yazınız.
Alkollü içki içmek, uyuşturucu kullanmak, kumar oynamak, peygamberimiz her sarhoş edici şey haramdır. Çoğu içildiği zaman sarhoş eden şeyin az içilmesi de haramdır. Buyurarak insanları sarhoş eden ne yaptığını bilemeyecek dereceye getiren şeylerin yasak olduğunu ifade etmiştir. Alkol ve uyuşturucu kişinin beyin hücrelerini öldürerek hasara neden olarak sarhoş ettiği gibi kumar da iddia ve şans ihtimaline binaen şimdi yenerim dürtüsüyle insanı sarhoş edip ne yaptığının farkına vardırmamaktadır. Düşündüğümüzde sadece bunlarla kalmayıp insanın zihni dünyasını kilitleyen onu yanlışa sürükleyen adeta sarhoş eden şeylerin de haram olduğu anlaşılabilmektedir.
Alkol niçin yasaklanmıştır?
Dinimiz insanın aklını, canını, malını, namusunu, neslini ve dinini korumayı istemiş ve bu değerlere herhangi bir şekilde zarar verilmesini de yasaklamıştır. İşte bu değerlere zarar veren şeylerin başında da alkollü içecekler gelmektedir. Bu tarz içecekler beyin ve sinir sistemi üzerinde etki yaparak insan zekasını ve karar verme yeteneğini olumsuz yönde etkiler. İnsanın iradesini zayıflatır. Aklını kullanarak doğru karar vermesine engel olur. Sorumluluklarını aksatır. Denge kaybına bağlı olarak ev iş ve trafik kazalarına sebep olur. Bu gibi nedenlerle alkol veya alkollü içecekler yasaklanmış, haram (kesinlikle yapılmaması gereken) kılınmıştır.
İçki bütün kötülüklerin anasıdır ifadesinin doğruluğunu örneklerle ispatlayınız
Çalışma hayatındaki şevksizlik, verimin düşüşü, iş ve trafik kazaları, yaralama, cinayet, intihar gibi sebep olduğu diğer felaketleri de buna eklersek alkolün doğurmadığı kötülük kalmaz. İnsan bilinç dışına çıktığı için kabalaşır, zelil ve rezil bir hale gelir. Devam eden israf ve sefahat memleketin fakirleşmesine sebebiyet verir. Ahlâkın ve manevi değerlerin yok olmasına sebep olur. ülkede nizam ve asayişi bozar. Halk içinde özdeyiş olarak dolaşan bir söz de bizlere en büyük kötülüğün anası olduğunu ispatlar niteliktedir. “içki kapıdan girerse mutluluk pencereden çıkar”
Sigara içmenin içene ve çevresindekilere ne gibi zararları vardır?
Bu son derece zararlı maddeler,  kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltmakta, kalp hastalığı ve beyin damar hastalığına, akciğer kanseri ve kronik bronşite yol açmakta, ayrıca her nefeste 50 bin hücrenin ölümüne yol açmaktadır. Ayrıca, sigara ve benzeri tütün mamullerinin tüketimi, bulunduğumuz ortamlara kötü ve ağır bir koku yayarak da rahatsızlık verebilmektedir. Sigara içen kadınlar içmeyen kadınlardan 15 yaş fazla ihtiyarlamaktadır. Sigara içen annelerin çocukları, oksijen azlığı sebebiyle geri zekalı olur. Tiryaki hanımların çocuklarında sakatlık ihtimali yüzde 65 gibi ciddi bir çizgidedir.  Sigara içen kadınlarda kısırlık 10 kat fazladır. Erken doğum ve düşüklerin % 80’inin sebebi sigaradır. Dünya ülkelerinde çıkan yangınların yüzde 70’inden sigara sorumludur. Sigaranın sebep olduğu ölümler, diğer uyuşturucularınkinden 13 kat fazladır. Sigara içenlerde ani ölüm, içmeyenlere oranla 10 kat fazladır. 45-50’nin altındaki erkeklerde kalpden ölenlerin yüzde 80’i sigara kaynaklıdır. Sigara kullanan kişilerin bulunduğu ortamlarda bulunan kişiler edilgen (pasif) içici olarak adlandırılır ve sigaranın zararlarından bazen içen kişiden daha çok etkilenirler.
Kumar oynamanın kişiye ve çevresindekilere ne gibi zararları olmaktadır?
Kumar, en değerli hazinemiz olan vaktimizi öldürür. Maddi kayıplara yol açar, aile kurumunun dağılmasına sebep olur. İnsanı tembelliğe alıştırır. Beden ve ruh sağlığını bozar. Hastalıklara yol açar. İnsanı Allah’ı anmaktan alıkoyar. İş gücü kaybına sebep olur. Arkadaşların arasını açar. Kumar beraberinde içki, yalancılık, hırs, kin, intikam, cinayet gibi kötülükleri de getirir. Kin ve nefrete, hatta kavgalara sebep olur, toplum düzenini bozar. İnsan; sağlığının, zamanının, parasının, ailesinin değerini onları kaybedince anlar. Bize zarar veren ve her şeyimizi kaybetmemize yol açan içki, uyuşturucu ve kumar gibi alışkanlıklardan uzak durmalıyız. Bunlardan yarar beklememeliyiz. İnsan, güzelliği ve mutluluğu ancak çalışarak ve sabrederek elde eder. Çalışmalı, karşımıza çıkan zorluklarla mücadele etmeli, sabretmeli ve başarıyı yakalamalıyız.
Sayfa 89 daki ilkeler çıkaralım ayetinden 5 ilke çıkarınız.
“Ey iman edenler! Şarap kumar, dikili taşlar (putlar) fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bundan vazgeçtiniz değil mi?”
Bu ayetten şu ilkeleri çıkarabiliriz.
Kötü alışkanlık dediğimiz şarap, kumar, putlara tapınma, fal bakma-baktırma, ve şans işlerinin şeytandan olduğunu ve pis olduğunu ifade ediyor.
Bunlardan uzak duranların kurtuluşa erenlerden olabileceği belirtiliyor.
Yine bu tür alışkanlıkların insanlar arasına kin ve düşmanlık soktuğunu ifade ediyor.
Zaman israfına neden olduğu belirtiliyor.
İnsanları Allah’tan ve ibadetlerden alıkoyduğuna dikkat çekilip
Bu tür kötü alışkanlığı olanların ondan vazgeçmesi olmayanların da hiç başlamaması isteniyor.
Sigara ve diğer zararlı alışkanlıklara başlama nedenleri nelerdir?
1-Merak etmek, zevk almak
2-Özenmek, taklit etmek,
3-Eğitimsizlik,                                   
4-Lüks ve eğlence düşkünlüğü,             
5-Aile düzeninin bozuk olması
6-Mutsuzluk
7-Ümitsizlik
8-Bir amacın olmaması
9-Sevgisizlik,
10-İnanç eksikliğiBağımlı olmanın sebeplerinden bazılarını yazınız. 90
Bilgisizlik ve eğitim yetersizliği
Merak ve özenti
Sevgi eksikliği
Aile içi geçimsizlik ve parçalanmış aile yapısı
Kötü arkadaş çevresi ve kendini o çevreye kabul ettirme duygusu
9.    Kötü alışkanlık ve davranışlardan nasıl korunabiliriz?
Öncelikle bu tür bağımlılıklardan korunmak için kişinin kendisine, ailesine ve devlete bir takım görevler düşmektedir. Kişi arkadaşlarını seçerken dikkatli davranmalı, seçici olmalı ve güzel ahlaklı arkadaş seçmelidir. Kötü alışkanlıkları olan insanlardan uzak durmalıdır. Kötü alışkanlığı olmayan, güvenilir, dürüst ve başarılı olan kişileri kendimize arkadaş edinmeli ya da öyle kimseleri kendimize örnek almalıyız. Aileler de çocuklarına öncelikle iyi örnek olmalı sonra küçük yaştan itibaren hem ahlaki, hem inançsal hem de bilimsel iyi eğitim vermelidir. Yine aileler çocuklarının arkadaş çevresinden haberdar olmalı, neler yaptıklarını nerelerde gezdiklerini bilmeli, herhangi bir yanlışlıklarını gördüklerinde onları uygun bir dille uyarmalıdır. Bizler ise büyüklerimizin bizlerin iyiliği için istediği şeyleri yapmalı, yine bizlerin iyiliği için sakınmamızı istediği davranışlardan sakınmalı, onlara karşı isyankar olmamalıyız. Kendimizi boşlukta bırakmamalıyız. Sürekli bizlere faydalı bir şeylerle meşgul olmalıyız. Spor yapmalı, kitap okumalı, el becerilerimizi geliştirici işler yaparak zamanımızı iyi değerlendirmeliyiz. Çünkü biz kendimizi faydalı şeylerle meşgul etmezsek faydasız şeyler bizleri işgal (meşgul) eder. Devletin üzerine düşen görev ise kötü davranışlara vesile olabilecek alışkanlıklardan halkını korumak için gerekli düzenlemeleri yapmalı, onların sağlıklı, mutlu ve başarılı olmaları için onlara imkan sağlamalıdır.
Kul hakkı nasıl oluşur? Kul hakkına girmemek için nelere dikkat etmeli nasıl davranmalıyız?
İnsanların birbirine saygısız davranmaları, söz ve davranışları ile birbirlerine zarar vermeleri, birbirlerinin mallarını, eşyalarını, mekânlarını gasp etmeleri ya da çalmaları sonucu oluşur. Örnek olarak verecek olursak şu davranışlar kul hakkına girmektedir. Birisine karşı küfür, ya da onu küçük düşürücü hakaret içeren ifadelerin kullanılması, birisine hak etmediği halde kaba veya kırıcı davranılması, bize ait olmayan ücretini ödemediğimiz bir şeyi zorla veya çalarak almak, birisinin bahçesine sahibinden izinsiz girerek bir şeyler koparmak, birisinin malını silah zoruyla ya da daha farklı zor kullanma yöntemleriyle korkutarak ele geçirmek, toplum malına zarar vermek( sıraların üzerini çizmek, delmek, otobüslerin koltuğunu yırtmak, durakların camlarını kırmak, okulun malzemelerine zarar vermek, yol üzerine delici kesici ya da zarar verici maddeleri atmak veya gördüğü halde almamak, kaçak elektrik, su kullanmak, vergi kaçırmak,  rüşvet almak, trafik kurallarına uymamak…) görev yaptığı işi aksatarak yapmak, kendisine verilen sorumluluğu yerine getirmemek, sözünde durmamak, birisinin canına kastetmek, öldürmek, yalan yere şahitlik yapmak, iftira atmak, gıybet ve dedikodu yapmak, başkalarının özel hayatını araştırmak, alay etmek, kötü lakap takmak, devletin koyduğu toplumsal kuralları ihlal etmek, havayı, suyu, toprağı kısaca çevreyi zararlı veya görüntü güzelliğini bozacak atıklarla kirletmek, kumar oynamak, topluma açık ve içmeyenlerin bulunduğu yerde sigara içmek, kendisi için yapılan tüm harcamalara rağmen okuldan kaçmak ya da derslerine çalışmamak, başkalarının sırtından geçinmek, banka hortumlamak, para çalmak, ölçüde tartıda hile yapmak….en önemlilerinden bir tanesi de anne-baba hakkına uygun davranmamak. Onları üzmek, yaşlandıklarında sahip çıkmamak gibi. Ve sayabileceğimiz daha bir çok şey…. Bütün bunlardan korunmak için bir kişde öncelikle sağlam bir Allah inancı olmalıdır. Sonra nelerin kul hakkına girebileceğini iyi araştırıp doğru öğrenmelidir. Kişi yapıtığı şeyin miktarına, özelliğine veya boyutuna bakmaksızın kul hakkına gireceğini bilmeli, önem vermeli ve sakınmaya çalışmalıdır. Bu tür davranışları yaptığında kendisine Allah’ın da affedemeyeceği yalnızca hakkına tecavüz ettiği kişinin affedebileceği, affetmediği taktirde de Ahirette azaba maruz kalacağını bilmesi, yapmadığında ise cennete çok daha rahat ulaşacağını bilmesi gerekir. Tüm bunları bilip korunmaya özen gösterip, sakınmaya dikkat ettiği halde yine de komşu hakkına, insan hakkına düştüğünden şüphe ettiği taktirde alabildiğince insanlardan haklarını helal etmelerini talep etmeli, bu dünyadayken yaşarken helal ettirmek için elinden ne geliyorsa yapmalıdır.
Kültür nedir dinin kültür üzerinde ne gibi etkileri vardır? Bunlar nerelerde nasıl görülebilir?
Kültür ilk insan Hz. Adem’den günümüze kadar yaşayan aynı devleti, aynı milleti, aynı topluluğu oluşturan insanların farklı bölgelerde, farklı şartlarda, farklı inanışlarla oluşturdukları maddi ve manevi değerlerinin bütününe denilmektedir. Bizler kültürü yaşayarak öğrenir, ve yine yaşayarak oluştururuz. Kültürde kişilerin aldıkları eğitim de çok önemlidir. Geçmişten alınan değerlerin üzerine yeni değerler bu şekilde eklenerek gelecek kuşaklara (evlatlara ve torunlara) aktarılır. Kültürün maddi öğelerini bilimsel ve teknolojik gelişmeler, buluşlar, hayatı kolaylaştıran değişiklikler (yollar, köprüler, fabrikalar, barajlar vs.) oluştururken manevi öğelerini ise dini yaşayış, dil, sanat, mimari, tarih, musiki, edebiyat, örf ve adetler ile düşünce ve yaşayış tarzı oluşturmaktadır. Manevi değerleri oluşturan öğeler ise her toplumun kendisine özgüdür. Bu değerler toplumun fertlerini birbirine bağlar. Bu değerler arasında bağımsızlığımızın sembolü olan bayrağımız, ve tarihte yaşadığımız çetin bir var oluş mücadelemizin inanç ve kahramanlıkla dolu eseri istiklal marşımız ilk sıralarda yer almaktadır. Eğer bir kültür varsa o toplumun varlığından bahsedilebilir. Aksi taktirde o toplum kökünden ayrılmış ve havada boşlukta savrulan bir yaprak gibi ortada kalır ve rüzgar ne taraftan kuvvetli gelirse o yöne doğru savrulur.  İnsanlar günlük hayatlarında dinden uzak yaşayamayacakları için kültürün oluşmasında da dini inanç ve ahlaki değerler önemli rol oynar… bunun örneklerini en bariz şekilde dilimizde, edebiyatımızda, musikimizde, örf adet, sanat ve mimarimizde görebiliriz.  Dilimizde görülen dini motif (yaşantımızda sık sık karşılaştığımız güzellikler, süsler) örnekleri olarak şunları söyleyebiliriz. Otururken, ayağa kalkarken “bismillahirrahmanirrahim” demek, birisiyle bir araya geldiğimizde karşılaştığımızda “Esselamu aleyküm” demek, evden çıkarken “Allah’a ısmarladık”, birini yolcu ederken “Allah’a emanet ol, hayırlı yolculuklar, Allah yolunu açık etsin”, hasta birisine veya yakınlarına “Allah şifalar versin” acı bir olay yaşamış birisine “Allah sabırlar versin” sabah ilk uyanıp karşılaştığımızda “hayırlı sabahlar” gün içinde görüştüğümüzde “hayırlı günler” güzel ahlaklı ve kimseye zararı dokunmayan birisini gördüğümüzde “melek gibi insan” gibi ifadeler dilimizde yerini almış dini motiflerdir. Örf ve adetlerimizdeki dini motiflere örnek vermeden önce örf ve adet nedir ona bakalım…  Örf; yasalarla belirlenmemiş, içinde yaşadığımız toplumun kendisinin koyup uyduğu toplumsal davranış kuralları ve yasalardır. Adet ise toplumda eskiden beri uygulanagelen, davranış ve inanç kurallarıdır. Bu tür davranış ve yaşayış kurallarında dini örnek olarak ise dilimizdeki dini motifler de örf ve adetlerimizdeki dini motifler arasında sayılmakla birlikte yaşayış olarak ifade edebileceğimiz, doğum sonrası çocuğa dine aykırı olmayan hatta müslümana yakışan bir ad koyma, doğan çocuğun kulağına ezan okunması, nişan, düğün, cenaze ve sünnet törenleri, kandil geceleri kutlamaları, bu kutlamalarda mevlit, ilahi ve salavatların okunması, iftar sofralarının kurulup komşuların ve akrabaların davet edilmesi, gibi davranışları yaşayışları örnek olarak verebiliriz.
Musikimizdeki dini motiflere, az önce örf ve adetlerde saydığımız, ilahi, salavatlar, mevlit, gazel, kaside, naat, mersiye, gibi örnekleri sayabiliriz… mimarimizdeki dini motiflere de yapılan camilerimizi, Osmanlı döneminde ve daha önceki dönemlerde dini eğitim vermek için yapılmış külliyelerimizi, hamamlarımızı, sebilleri, çeşme ve şadırvanları… yine aşevi, darülaceze(bakıma muhtaçlar evi) kümbetler, hat sanatı, vitray ve ağaç işleme sanatı önemli ve belirgin örnekler olarak yer verebiliriz.
Nas suresi, maun suresi ve anlamlarını ezberleyin
Nâs Sûresi: Bismillâhir-Rahmânir-Rahîm. Gul’ eûžü birabbin-nâs. Melikin-nâs. İlahin-nâs. Min şerril’-vesvâsil’- hannâs. Elležî yüvesvisü  fî sudûrin-nâs. Minel’-cinneti  ven-nâs.           
Meâli:. De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, (kişi ALLAH’ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden, insanların Rabbine, Melikine (sahip ve hâkimine), İlâhına sığınırım.
Mâûn Sûresi: Bismillâhir-Rahmânir-Rahîm. Eraeytelležî yükežžibü biddîn. Fežâlikelležî yedü’ul-yetîm. Ve lâ yehuddu alâ taâmil’-miskîn. Feveylül lil’-musallîn. Elležîne hüm an salâtihim sâhûn. Elležîne hüm yürâûne ve yemneûnel’-mâûn.
Meâli: (Ey Rasülüm!) Dini yalanlayanı gördün mü?  İşte o; yetimi itip kakar, yoksulu doyurmaya teşvik etmez. Ne için namaz kıldıklarının farkına varmayanlar (namazlarında ALLAH’ı unutanlar) ile,  gösteriş için ibadet edenlere yazıklar olsun ki, onlar hayra (iyiliğe) da engel olurlar.
Aklın dini sorumluluktaki yeri ve önemini ifade ediniz.
Akıl doğru ile yanlışı ayırt edebilmede etken olan önemli bir faktördür. Aynı zamanda da her türlü dinsel ve toplumsal sorumluluğun ön koşuludur. Bir kişi bir suç işlediğinde önce hastaneye akli dengesinin yerinde olup olmadığının kontrolünü yaptırmak için için gönderirler. Çünkü sadece onlar yaptıklarının sorumluluğunu üstlenebilecek durumdadırlar. Bu nedenle akıl bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir. Ancak sorumluluk için sadece insan olmak ve akıllı olmak da yetmez. Aklını özgür bir ortamda kullanmak gerekir. Çünkü baskıyla, zorla, yaptırılan bir işte yapan kişinin kendisini tam anlamıyla sorumlu tutamayız. Bu nedenle Aklın özgürce kullanılamadığı durumlarda insanlar sorumlu tutulmamış veya sorumlulukları sınırlandırılmıştır. İşte bu nedenledir ki Kuran insana sorumluluğu ergenlik çağına [gerek beden olarak gelişme (büyüme, güçlenme), gerek cinsel anlamda (adet kanı gelmesi ya da ihtilam olma(cinsel organdan zevkle sıvı boşalması)),  gerekse olgunluk olarak (mantıklı düşünebilme çağı)]  kadar yüklememiş, bu çağa kadar sorumluluğu aileye vermiştir. Aileden de bu çağda kendi koruması ve sorumluluğu altında büyüttüğü çocuğunu ahlaklı ve inançlı yetiştirmesini istemiştir. Aklını kullanabileceği yaşa geldiğinde de artık aldığı eğitim ve bilgilerle kendi ayakları üzerinde durup kendi kararını kendisi vereceği için sorumluluğu kendisine devretmiştir. Aklın dini sorumluluktaki bir diğer önemi de bilgi sahibi olmak, araştırmak ve öğrenmektir. Allah insanın cahillikten kaçınmasını, bilgi üretmesini, düşünmesini, kendisine ve insanlara faydalı olabilecek ilerlemeleri gerçekleştirmesini istemiştir. Bu nedenlerle akıllı olma dini sorumluluğun ilk ve en önemli şartı durumundadır. Aklı olmayan dini gereklerden sorumlu değildir.
Kuran’ın doğru bilgiye önem verdiğini gösteren bir ayet yazınız. 72
Ey inananlar, size Fasık (yoldan çıkmış, daha önce yalan konuştuğu görülmüş/bilinen) bir adam bir haber getirdiğinde onun doğruluğunu araştırın. Yoksa (gerçeği) bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz (kötü düşünür, zarar verir) de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. [Hucurat suresi 6. Ayet]
Her 3 ünitenin de (4-5-6) değerlendirme soruları ve sınava hazırlık olarak verilen bu sorular cevaplandırılacak. Bilinemeyen bulunamayan sorular öğretmene sorulacak. Aksi takdirde sınava çalışmadan, düşük not alınırsa sınav notları karneye olduğu gibi not yükseltmesi olmadan yansıyacak…

*
Academics Art History  Blogs - BlogCatalog Blog DirectoryAcademics Blogs - Blog Top Sites