Blogda Aramak İçin TIKLAYINIZ

MANDALİNANIN MASALI...


MANDALİNANIN MASALI...




Bir varmış, bir de yokmuş…


Zamanlar gelmiş, zamanlar geçmiş.




İnsanlar gelmiş bu dünyaya, insanlar geçmiş,


ama bir de hayvanlar varmış, bitkiler, meyveler, ağaçlar…




Çocuklar, insanoğlu öyle basmış ki dünyanın üzerine, sanki dünyada yalnız insanlar yaşarmış.




Ama biz yalnızca öyle düşünmeyelim çocuklar, yalnızca insanları değil hayvanları da, yalnız hayvanları değil ağaçları, bitkileri, meyveleri de sevelim.




Öyle bir sevelim ki, onların da üzülebileceğini ve sevinebileceğini düşünüp Saygı da gösterelim...




Gelelim, bu haftanın masalına…




Mandalinanın masalı bu haftaki masalımız…




Bir zamanlar bir kaplumbağa varmış, kendi halinde sakin mi sakin bir kaplumbağaymış o, adına kapluş diyelim öyle tatlı bir kaplumbağaymış ki…




Kendi halindeymiş ve tabi çok yavaşmış. ‘Yavaşlık mutluluktur’ dediğinden yaşadığı her şeyi parçalara bölerek yaşarmış. Sakin sakin kalkar ve sakin sakin güne başlarmış. Kafasını yavaşça kabuğundan çıkarır şöyle bir dünyaya bakar yavaşça bir suya yaklaşırmış. Sonra ayaklarını suyun içinde temizlermiş ve yüzünü ağırca suya değdirir yüzünü de suda yıkarmış.




Kaplumbağa kendi halinde ve mutluymuş mutlu olmasın da bir süre sonra canı sıkılmaya başlamış. Çünkü çok beğendiği ceylan yavrusu onunla hiç mi hiç ilgilenmiyormuş. Çünkü ceylan yavrusu tatlı mı tatlı, çevik mi çevikmiş. Bir süre kaplumbağanın yanına gelmiş ve onunla zaman geçirmiş, kaplumbağanın bilgece sözlerini dinlemiş. Ama sonra sıkılmış ceylan yavrusu, deli gibi koşup zıplamak hayatla şarkı söylemek geliyormuş içinden.




Şimdi ceylan yavrusunu sorsanız birilerine herkesin yanından zıplayarak geçmiş ve en sevdiği mandalina ağaçlarının yanına gitmiştir. Mandalinalardan bol bol yemiş sonra o tazelikle kelebek arkadaşlarının yanına gidip onların sessiz şarkılarını dinlemeye başlamıştır.




Kelebek arkadaşlarının masalsı güzelliğine bakıyordur bakmasına da kaplumbağayı da düşünüyordur ara sıra. Ve içinden geçiriyordur:


‘Ah şu kaplumbağa da birazcık daha hızlansa birazcık daha hayatla şarkı söylese, beraber mutlu olsak…’




Kaplumbağa da sanki bu sözcükleri duymuş çocuklar ve bir gün daha bir neşeyle kalkmış. Vücuduna göre daha hızlı hareket ederek, tutmuş mandalina ağaçlarının yolunu. Çünkü duymuş mandalinanın içinde bol vitamin olduğunu ve onun yavaş çalışan vücudunu canlandıracağını…




Heyecanla sora sora mandalina ağaçlarının yanına gelmiş. Bir bakmış Nefis bir ağaç kokusu, çekmiş içine mandalinaların kokusunu. Hapur hupur yemeye başlamış. Ceylan da habersiz aynı mandalina ağaçlarının yanına gelmiş bir kelebek arkadaşıyla.




Bir bakmış karşısında kaplumbağa, CEYLAN SORMUŞ HEYECANLA:




-Kaplumbağa ne işin var burada?


Kapluş cevap vermiş:


-Önce bu mandalinalardan yiyip vücudumu canlandıracağım sonra da insanların sağlıklı yaşam dedikleri yürüyüşlere katılacağım.


Ceylan bütün bunların kendisi için yapıldığından habersiz;


-Neden kapluş demiş neden bu gençleşme çabaları?




Kapluş;


-Yok hiç kimse için değil, senin için değil bu gençleşme çabası




demiş ama ağzından kaçırmış, ceylan için yaptığı gençleşme çabasını. Ceylan akıllı mı, akıllı bakakalmış kelebek arkadaşıyla birlikte;




Seke seke kelebekle ayrılmış oradan ama gülümsüyormuş. Birinin kendisi için gençleşmeye çabalaması çok hoşuna gitmiş ve kelebeğe sormuş;




-Kelebek sence kapluşla mutlu olur muyum?


Kelebek;


-Herkes mutluluğunu ancak kendi bilebilir


demiş, uçup gitmiş yanından.




CEYLAN TEKRAR KAPLUŞUN ORADA OLMASINI HAYAL EDEREK, GELMİŞ MANDALİNALARIN YANINA, BAKMIŞ KAPLUŞ O KADAR ÇOK MANDALİNA YEMİŞ Kİ BAYGIN BAYGIN AĞACIN DİBİNDE YATIYOR.




Gitimiş kapluşun yanına kalan bir iki mandalinayı da yemiş, ve ne olmuş sonra:




Size seçenekler;




Birincisi bol bol mandalina yiyip huzurlu huzurlu yaşamışlar,


İkincisi ceylan seke seke yine gitmiş uzaklara…




Sizce hangisi oldu? Çocuklar size demem o ki, her zaman mandalina yiyin kaplumbağa gibi gençleşirsiniz. Ve çocuklar yalnızca dış görünüşe göre arkadaş seçmeyin sonra kelebeğin birden uçup gitmesi gibi siz de ceylan gibi soluğu mandalina ağaçlarının yanında alırsınız…




Sevgiyle ve mandalinalı günlerle kalın çocuklar, hadi şimdi doğru annenize size bir mandalina vermesi için onlara sevimli bir öpücük de verin…






-ALINTIDIR-

*
Academics Art History  Blogs - BlogCatalog Blog DirectoryAcademics Blogs - Blog Top Sites